22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dıyallahü anh” elçisi ile, Hassân bin Sâbite “radıyallahü anh”<br />

hediyyeler göndermişdi. Hassân bin Sâbit, hazret-i Ömerin kapısına<br />

gelip, içeri girerek selâm verdi. Ey mü’minlerin emîri!<br />

Ben Âl-i Cefnenin hediyyelerinin kokus<strong>un</strong>u duyuyorum, dedi.<br />

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, evet Cebele-i Gassânî sana<br />

hediyye göndermiş, dedi. Bu hâdiseyi nakl eden kimse şöyle<br />

demişdir: Hassân bin Sâbitin hâdiseden hiç haberi olmadığı<br />

hâlde, yalnız kokusuyla Âl-i Cefnenin hediyyeleri olduğ<strong>un</strong>u<br />

anlamasına hayret eder, hiç <strong>un</strong>utmam.<br />

AMR BİN MÜRRETİL-CÜHENÎ<br />

“radıyallahü teâlâ anh”<br />

Müslimân oldukdan sonra, kavmine gidip, onları islâma<br />

da’vet etmek için, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

izn istedi. Kavmine gidip onları islâma da’vet etdi. Kavminden<br />

bir kişi hâric hepsi müslimân oldular. Îmân etmeyen<br />

o kimse: Ey Amr! Allah senin hayâtını sana zehr etsin. Bizim<br />

putlarımızı terk etmemizi ve atalarımızın dîninden dönmemizi<br />

istiyors<strong>un</strong>, dedi. Amr “radıyallahü anh” ona, ikimizden<br />

hangimiz yalan söylüyorsa, Allah on<strong>un</strong> hayâtını zehr etsin,<br />

dedi. O şahsın dudakları ve ağzı parçalanıp döküldü. Yidiği<br />

yemeğin tadını alamazdı. Sonra gözleri kör oldu, dili tutuldu<br />

ve bu hâl üzere öldü.<br />

İHBÂN “radıyallahü teâlâ anh”<br />

Vefât edeceği sırada, beni iki parça elbise ile kefenleyin<br />

diye vasıyyet etdi. Vefât edince iki elbise ve bir de gömlek ile<br />

kefenleyip defn etdiler. Sabâhleyin, o gömleği elbiselerin<br />

üzerine bırakıldığı bir ağaç üzerinde gördüler. Bu gömlek<br />

on<strong>un</strong> mu, yoksa başkasının mı diye tereddüt etdiler. O gömleği<br />

diken terziyi buldular ve sordular. Terzi yemîn ederek,<br />

bu gömlek, İhbân “radıyallahü anh” defn edildiği zemân<br />

üzerinde olan gömlekdir, dedi.<br />

EBÛ KURSÂFE “radıyallahü teâlâ anh”<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Ebû Kursâfeye<br />

“radıyallahü anh” bir elbise giydirmişdi. Halk ona düâ için<br />

– 412 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!