22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

türdüğünü gördü. Bu nedir diye sordu. O kimse bu sirkedir,<br />

dedi. Hâlid bin Velîd “radıyallahü anh”, Yâ Rabbî! B<strong>un</strong>u sirke<br />

yap diye düâ etdi. O şahs şerâb tulum<strong>un</strong>u arkadaşlarının<br />

yanına götürdü. İçince sirke olduğ<strong>un</strong>u anladılar. Yazıklar ols<strong>un</strong><br />

sana, bu getirdiğin nedir, dediler. O şahs dedi ki: Ben şerâb<br />

getiriyordum. Yolda emîrinizi gördüm. Bu nedir dedi,<br />

sirkedir, dedim. Üç def’a Allahım, b<strong>un</strong>u sirke eyle diye düâ<br />

etdi. Allahü teâlâ on<strong>un</strong> düâsını kabûl eyledi.<br />

ABDÜLLAH BİN ÖMER BİN HATTÂB<br />

“radıyallahü teâlâ anhümâ”<br />

Emîr-ül mü’minîn hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” en<br />

büyük oğludur. Bâlig olmadan önce Mekkede îmân edip, babası<br />

ile Medîneye hicret etmişdir. Eshâb-ı kirâmın âlim ve<br />

zâhidlerinden idi. Bin köle azâd etmişdir.<br />

Mekkede hac sırasında, Cemre taşı atılırken halkın izdihâmı<br />

sırasında ayağının iki parmağı arasına bir şey batdı. Yara<br />

olup şişdi ve bu sebeble Mekkede hicretin yetmişüç veyâ yetmişdördüncü<br />

senesinde seksendört yaşında vefât etdi.<br />

Şöyle nakl edilmişdir: Bir seferde, halkın toplandığını görüp,<br />

sebebini sordu. Burada bir aslan vardır, halkın yoldan<br />

geçmesine mâni’ oluyor, dediler. Abdüllah bin Ömer “radıyallahü<br />

anh” bineğinden inip, aslana doğru yürüdü. Aslanı<br />

eliyle itdi. Bir rivâyete göre ise, aslana bir sille vurarak yoldan<br />

uzaklaşdırdı. Sonra şöyle buyurdu: Resûlullahdan “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” işitdim: (Eğer insanlar, kendilerine<br />

musallat olan hiçbir şeyden korkmayıp da, yalnız Allahü teâlâdan<br />

korksaydı, kendilerine hiçbir şey musallat olmazdı)<br />

buyurdu.<br />

ABDÜLLAH İBNİ ABBÂS “radıyallahü anhümâ”<br />

Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” imâmlarından, büyük<br />

âlimlerindendir. Hâşimoğullarının hicretden üç sene önce<br />

muhâsara altına alındıkları Şa’b vâdîsinde doğdu. Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” vefât etdiğinde, Abdüllah<br />

ibni Abbâs “radıyallahü anh” onüç yaşında idi. İki kerre<br />

Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” iki kerre de Cebrâ-<br />

– 406 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!