22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Suyumuz da yokdu. Alâ’ bin Hadremîye “radıyallahü anh”<br />

söyledik. İki rek’at nemâz kıldı ve düâ etdi. Hemen başımızın<br />

üzerinde kalkan büyüklüğünde bir bulut ortaya çıkdı. O bulutdan<br />

o kadar yağmur yağdı ki, herkes suya kandı ve kablarını<br />

doldurdu. Üçüncüsü ise, Alâ’ bin Hadremî “radıyallahü<br />

anh” vefât edince, nemâzını kılıp defn etdik. Kabrinin üzerine<br />

kerpiçler koymuşduk. Sonra kefeninin bağlarını çözmeyi<br />

<strong>un</strong>utduğumuz aklıma geldi. Çözmek için kerpiçleri kaldırıp<br />

kabrini açdık. Onu kabrin içinde bulamadık.<br />

Nakl edilir ki, Basrada bir kimsenin kulağına ufak bir çakıltaşı<br />

girmişdi. Gündüz râhatsız olur, gece de uyuyamazdı. Eshâb-ı<br />

kirâmdan “aleyhimürrıdvân” birine b<strong>un</strong><strong>un</strong> çâresini sordular.<br />

O da Alâ’ bin Hadremînin “radıyallahü anh” düâsını<br />

okumalarını tavsiyye etdi. O bu düâyı deryâda ve çöllerde<br />

okurdu, dedi. Soran kimse, Allahü teâlâ sana rahmet versin, o<br />

düâ nedir, dedi. O düâ şöyledir buyurdu: “Yâ Âlî, yâ Azîm, yâ<br />

Halîm, yâ Alîm.” O kimse bu düâyı okuy<strong>un</strong>ca kulağındaki taş<br />

parçası fırlayıp, ses çıkararak karşı dıvâra çarpdı.<br />

EBÛ EMÂME BÂHİLÎ “radıyallahü teâlâ anh”<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Şâmda vefât<br />

eden son eshâbıdır. [(Eshâb-ı Kirâm) kitâbının 252.ci sahîfesine<br />

bakınız!] Kendisinden şöyle nakl edilmişdir: Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” beni, bir kavmi islâma da’vet etmek<br />

için gönderdi. O kavm da’vetimi kabûl etmedi. Susamışdım.<br />

Onlardan su istedim. Vermediler ve susuzlukdan<br />

ölünceye kadar sana su vermeyeceğiz, dediler. Bir abam vardı.<br />

Onu başıma çekip, güneşin sıcağında yatıp uyudum.<br />

Rü’yâmda bir kimse elinde sırça bir kadehle içecek getirdi.<br />

Kimse öyle güzel bir kadeh görmemişdir ve öyle güzel bir<br />

içecek içmemişdir. Onu bana verdi, alıp içdim. Bitince uyandım.<br />

Vallahi o şerbeti içdikden sonra, bir dahâ hiç acıkmadım<br />

ve susamadım.<br />

Câriyesinden şöyle nakl edilmişdir: Ebû Emâme “radıyallahü<br />

anh” sadaka vermeği çok severdi. Eline geçen altın, gümüş<br />

ve yiyecekleri sadaka vermek için toplar, bir fakîr geldiğinde<br />

ona verirdi. Bir gün bir fakîr geldi. Evde üç dinâr var-<br />

– 404 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!