22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ABBÂD BİN BEŞÎR VE ÜSEYD BİN HUDAYR<br />

“radıyallahü anhümâ”<br />

Enes “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Abbâd bin Beşîr<br />

ensârî ve Üseyd bin Hudayr ensârî, çok karanlık bir gecede,<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>da idiler.<br />

Dışarı çıkdıklarında onlardan birinin elindeki baston<strong>un</strong>dan<br />

ışık yayıldı. On<strong>un</strong> aydınlığında gitdiler. Birbirlerinden<br />

ayrılınca, ikisinin de baston<strong>un</strong>dan ışık yayıldı. Herbiri kendi<br />

baston<strong>un</strong>dan yayılan ışığın aydınlığında gitdi.<br />

AMMÂR BİN YÂSER “radıyallahü anhümâ”<br />

Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />

Bir seferde idik. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” Ammârı “radıyallahü anh” su getirmeğe gönderdi.<br />

Şeytân siyâh bir köle şekline girerek, on<strong>un</strong> su almasına mâni’<br />

oldu. Ammâr “radıyallahü anh” şeytânı tutup yere vurdu.<br />

Şeytân, beni bırak sana mâni’ olmayacağım, dedi. Bırakınca<br />

yine mâni’ oldu. Ammâr “radıyallahü anh” onu tutup, tekrâr<br />

yere vurdu. Beni bırak sana mâni’ olmayacağım, dedi. Bu sefer<br />

sözünde durdu. Ammâr “radıyallahü anh” suyu aldı. Henüz<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gelmeden,<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: “Şeytân siyâh<br />

bir köle sûretine girip, Ammârın su almasına mâni’ oldu<br />

ise de, Allahü teâlâ Ammâra zafer verdi” buyurdu. B<strong>un</strong>u<br />

Ammâra bildirdik. O siyâh kölenin şeytân olduğ<strong>un</strong>u bilseydim,<br />

onu öldürürdüm. Fekat burn<strong>un</strong>u ısırmak istemişdim.<br />

Fenâ bir koku hissetdim ve onu bırakdım, dedi.<br />

ALÂ’ BİN HADREMÎ “radıyallahü teâlâ anh”<br />

Muhâcirlerdendir. Bahreynde Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” vâlîsi idi. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh”<br />

şöyle anlatmışdır: Hiç kimsede görmediğim üç acâib hâli Alâ’<br />

bin Hadremîde “radıyallahü anh” gördüm: Birincisi: Deniz<br />

sâhiline gitmişdik. Bize Allahü teâlânın ismini söyliyerek denize<br />

girin, dedi. Biz de Allahü teâlânın ismini söyliyerek denize<br />

girdik. Develerimizin tabanları hâriç hiç bir yerimiz ıslanmadı.<br />

İkincisi: Denizden geçip, sahrâya ulaşınca çok susadık.<br />

– 403 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!