22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

iznsiz evinize girmek bana çok zor geldi. Fekat bana böyle<br />

emr edildi, dedim. O zemân, meâl-i şerîfi, (... Haksızlık edenler<br />

hangi âkıbete döndürüleceklerini yakında bileceklerdir)<br />

olan Şu’ârâ sûresi 227.ci âyet-i kerîmesini okudu.<br />

¥ Halîfe Mütevekkil, İmâm-ı Hâdîyi “radıyallahü anh”<br />

Medîneden Irak tarafına çağırdı. Sermenraya varınca, onu<br />

Hân-üssâdık denilen kötü bir yerde konaklatdılar. İmâm-ı<br />

Hâdî hazretlerini sevenlerden Sâlih bin Sa’îd huzûr<strong>un</strong>a girip,<br />

efendim cânım size fedâ ols<strong>un</strong>, b<strong>un</strong>lar sizin kıymetinizi<br />

gizlemek ve nûr<strong>un</strong>uzu söndürmek istiyorlar. Çünki, sizi<br />

böyle kötü bir yerde konaklatdılar, dedi. İmâm-ı Hâdî “radıyallahü<br />

anh” ona, ey İbni Sa’îd! Sen henüz bu derecede<br />

misin buyurdu. Sonra mubârek eliyle işâret etdi. Sâlih bin<br />

Sa’îd şöyle demişdir: O sırada güzel bağçeler içinde serâylar,<br />

ırmaklar, hûrîler ve inci gibi dizilmiş vildânlar gördüm.<br />

Hayrete düşdüm. Bana, ey İbni Sa’îd! Biz nerede olursak,<br />

b<strong>un</strong>lar bizimle berâberdir. Biz bu kötü konaklama yerinde<br />

değiliz, buyurdu.<br />

¥ Bir kimse şöyle anlatmışdır: Hânımım hâmile idi. Bir<br />

oğlum<strong>un</strong> olması için İmâm-ı Hâdî hazretlerinden düâ istedim.<br />

Oğl<strong>un</strong> olacak, adını Muhammed koy buyurdu. Oğlum<br />

oldu ve adını Muhammed koydum.<br />

¥ Yine bir kimse anlatmışdır: Hânımım hâmile idi. Çocuğum<strong>un</strong><br />

oğlan olması için İmâm-ı Hâdîden “radıyallahü anh”<br />

düâ istedim. Çok kız vardır ki erkek evlâddan hayrlıdır buyurdu.<br />

Kızım oldu.<br />

¥ Bir şahs imâm-ı Hâdîye “radıyallahü anh”, Kûfe kâdîsı<br />

bana çok eziyyet ediyor diye şikâyet etdi. Ona iki ay dahâ<br />

sabr et buyurdu. İki ay sonra o kâdî vazîfesinden atıldı.<br />

¥ Halîfe Mütevekkil evinde çeşîdli kuşlar bul<strong>un</strong>dururdu.<br />

Kuşların sesinden gelenlerin sözlerini anlayamazdı. Gelenler<br />

de Mütevekkilin sözlerini anlayamazlardı. İmâm-ı Hâdî “radıyallahü<br />

anh” gelip içeri girince, kuşlar susar, çıkınca, tekrâr<br />

ötmeğe başlarlardı.<br />

– 387 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!