22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İmâm-ı Alî Rızâ “radıyallahü anh” nakl etmişdir.<br />

¥ İmâm-ı Hâdînin “radıyallahü anh” menkıbelerinden biri<br />

şöyledir: Bir gün Sermenray civârında bir köye gitmişdi. Bir<br />

köylü kendisini görmek istedi. Falan köye gitdi, dediler. Arayan<br />

kimse o köye gitdi ve huzûr<strong>un</strong>a vardı. İmâm-ı Hâdî “radıyallahü<br />

anh” o köylü kimseye ne isteğin var diye sordu.<br />

Köylü, ben hazret-i Alînin “radıyallahü anh” sevenlerindenim.<br />

Çok borcum var. Epey zemân geçmesine rağmen borçlarımı<br />

ödeyemedim. Benden bu borç yükünü kaldıracak sizden<br />

başka kimse bilmiyorum, dedi. İmâm-ı Hâdî hazretleri o<br />

köylüye, hiç üzülme buyurdu. O gece onu misâfir etdi. Sabâhleyin<br />

İmâm-ı Hâdî “radıyallahü anh” köylüye sana bir söz<br />

söyliyeceğim. O sözü aynen yerine getireceksin, buyurdu.<br />

Köylü, sözünüze aykırı bir iş yapmam, dedi. Köylü için, bir<br />

kâğıda, falan kimsenin şu kadar borcu, benim borcumdur diye<br />

yazdı. Yazdığı mikdâr köylünün borclu olduğu mikdârdan<br />

fazla idi. Kâğıdı köylüye verdi ve şöyle dedi: Ben yakında Sermenraya<br />

döneceğim. Bir cemâ’at içinde otururken, bu kâğıdı<br />

bana getir. Borc<strong>un</strong>u iste ve benimle ağır konuş buyurdu. Köylü<br />

baş üstüne efendim diyerek kâğıdı alıp gitdi. İmâm-ı Hâdî<br />

“radıyallahü anh” Sermenraya döndü. Halîfenin adamlarının<br />

ve diğer kimselerin bul<strong>un</strong>duğu bir topluluk arasında oturduğu<br />

bir sırada, o köylü geldi. Kâğıdı çıkarıp, İmâm-ı Hâdîden<br />

“radıyallahü anh” borc<strong>un</strong>u istedi. İmâm-ı Hâdî hazretleri gâyet<br />

yumuşak konuşarak özr beyân etdi ve falan gün ödeyeyim<br />

diye söz verdi. Bu durumu halîfe Mütevekkil duydu. İmâm-ı<br />

Hâdî hazretlerine otuz bin akçe gönderdi. Va’d edilen gün<br />

köylü geldi. Otuz bin akçeyi köylü kimseye verip, b<strong>un</strong><strong>un</strong>la<br />

borc<strong>un</strong>u öde, kalanını da evine harcarsın, buyurdu. Köylü, ey<br />

Resûlullahın tor<strong>un</strong>u! Ben bu paranın üçde birine râzı idim.<br />

Fekat Allahü teâlâ ne kadar göndereceğini dahâ iyi bilir, dedi.<br />

¥ Halîfe Mütevekkil hastalanıp, vücûd<strong>un</strong>da bir çıban çıkmışdı.<br />

Çok ağrı ve şiddetli ateş yapıyordu. Tabîbler ilâc bulamadılar.<br />

Neredeyse ölecekdi. Annesi Mütevekkil iyileşirse,<br />

kendi mâlımdan İmâm-ı Hâdî hazretlerine çok mâl göndere-<br />

– 385 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:25

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!