22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mişdi. Balık yarı canlı idi. Me’mûn hayret etdi. Balığı kendi<br />

eline aldı ve geri döndüler. Yine İmâm-ı Muhammed Takînin<br />

“radıyallahü anh” arkadaşlarıyla birlikde bul<strong>un</strong>duğu yoldan<br />

geçiyorlardı. Bütün çocuklar yoldan kaçdılar. Muhammed<br />

Takî “radıyallahü anh” yerinden ayrılmadı. Me’mûn<br />

yanına gelip, ey Muhammed, elimdeki nedir diye sordu. Allahü<br />

teâlâ denizde küçük bir balık yaratdı. Melik ve halîfenin<br />

doğan kuşları da onu avladı. B<strong>un</strong>u bana Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” Ehl-i beytinin sülâlesi haber<br />

verdi, buyurdu. Me’mûn hayret etdi ve İmâm-ı Muhammed<br />

Takînin yüzüne biraz dahâ bakdı ve sen hakîkaten İmâm-ı<br />

Rızânın “radıyallahü anh” oğlus<strong>un</strong>, dedi. Ona ihsân ve ikrâmlarını<br />

artdırdı.<br />

¥ Halîfe Me’mûn<strong>un</strong> kızı ve İmâm-ı Muhammed Takînin<br />

“radıyallahü anh” hanımı olan Ümmü Fadl, babası Me’mûna<br />

mektûb yazarak, İmâm-ı Muhammed Takînin kendisinin<br />

üzerine câriye ve hanım almak istediğini şikâyet etdi.<br />

Me’mûn cevâb yazarak, seni İmâm-ı Muhammed Takîye verirken,<br />

Allahü teâlânın ona halâl etdiğini harâm etmedim.<br />

B<strong>un</strong>dan sonra bana bu konuda şikâyet mektûbu yazma, dedi.<br />

¥ İmâm-ı Muhammed Takî “radıyallahü anh” buyurdu<br />

ki: Zâlimin adâletle geçen günü, mazlûm<strong>un</strong> zulm edilen gününden<br />

dahâ ağır gelir. Câhiller çoğalınca, âlimler onlar arasında<br />

garîblerdir. Musîbete sabr, kötülük yapan için musîbetdir.<br />

Fâcirden yardım ümîd eden, onu seven için en küçük<br />

cezâ, mahrûm kalmakdır. İki kimse ebedî hastadır; sıhhatli<br />

olduğu hâlde perhîz yapan ve hasta olduğu hâlde perhîz yapmayan.<br />

¥ Halîfe Me’mûn, kızı Ümmü Fadlı İmâm-ı Muhammed<br />

Takî “radıyallahü anh” ile nikâhlayıp, Medîneye gönderdi.<br />

Akşama doğru Kûfeye ulaşdılar. Orada konaklayıp, bir mescide<br />

girdiler. Mescidin avlus<strong>un</strong>da henüz yemiş vermemiş bir<br />

sidre, Arabistân kirazı vardı. İmâm-ı Muhammed Takî hazretleri<br />

bir ibrik su istedi. O ağacın altında abdest aldı ve nemâz<br />

kıldı. Nemâzdan sonra ağacın dibine geldi. Ağaç tâze<br />

– 382 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!