22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gerçekleşdi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> birçok başka misâlleri de vardır. Rivâyet<br />

ol<strong>un</strong>ur ki, Muhammed aleyhisselâma yehûdî âlimlerinden<br />

bir gurup geldiler ve yâ Muhammed! İşitdik ki, sana “Elif<br />

lâm mîm” âyeti gelmiş. Bu senin ümmetinin yetmişbir sene<br />

hükm süreceğine işâretdir dediler. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Muhammed<br />

aleyhisselâm buyurdu ki: Bana sâdece “Elif lâm mîm”<br />

gelmedi. “Hâ mîm ayn sîn kaf” ve “Kaf ha yâ ayn sâd” ve<br />

“Elif lâm ra” ve “Elif lâm mîm sâd” âyet-i kerîmeleri de geldi.<br />

Yehûdî âlimleri b<strong>un</strong>ları işitince işimiz çok zorlaşdı yâ Muhammed<br />

“aleyhisselâm”, diyerek ayrılıp gitdiler.<br />

Tevrâtın ilk âyetinde geçen “El vehîm” kelimesini harf<br />

hesâbıyla hesâb ederek doksaniki çıkdığını gördük. Bu rakam<br />

“Muhammed” ismine uyg<strong>un</strong>dur.<br />

Yine i’tirâz ederek (El vehîm) kelimesi Tevrâtın ilk âyetinde<br />

geçen mu’azzâm bir nesne kelimesinin mef’ulü değil<br />

fâilidir. Ya’nî mu’azzâm nesne yaratandır, yaratılan değildir<br />

derlerse iki dürlü cevâb veririz. Birincisi, cümlede geçen<br />

“gökleri yaratdı” ifâdesinin mu’azzâm nesneye atf edilmesi<br />

yanlış olur. İkincisi, yaratma fi’linin fâili içinde gizlidir. Ya’nî<br />

yaratan Allahü teâlâdır. Nitekim, Tevrâtda bu ifâdenin birkaç<br />

satır altında açıkca, “Allahü teâlâ bir mu’azzâm nesneyi<br />

gökleri ve yerleri yaratdı. Allah en iyi bilen ve en iyi hükm<br />

sâhibidir” yazılıdır.<br />

¥ Muhammed aleyhisselâmın peygamberliğine önceden<br />

müjde olan haberlerden biri de şöyledir: Tevrâtın beşinci sifrinin<br />

ikinci cüz’ünde, yehûdî âlimlerinden yetmiş kişinin<br />

doğruluğ<strong>un</strong>da ittifak etdikleri bir âyetde, iki yönden Muhammed<br />

aleyhisselâmın peygamberliğine delîl vardır. Bu<br />

âyetin ma’nâsı şudur: “Yâ Mûsâ! Muhakkak ki, Benî İsrâîlin<br />

kardeşlerinin oğullarından senin gibi bir peygamber göndereceğim.<br />

Kelâmımı on<strong>un</strong> diliyle bildiririm. O Peygamber<br />

emrlerimi kavmine bildirir. Kabûl etmeyenlerden elbette intikâm<br />

alırım.” B<strong>un</strong>daki delîllerden biri şöyledir: İsrâîl<br />

Ya’kûb aleyhisselâmın ismidir. Benî İsrâîl de on<strong>un</strong> kavminin<br />

ismidir. Ya’kûb aleyhisselâmın babası İshak aleyhisselâmdır.<br />

İshak aleyhisselâmın kardeşi ise İsmâ’îl aleyhisselâmdır. Be-<br />

– 38 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!