22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ı üzümden birkaç dâne yidi, demişlerdir. Sonra üzümü bırakıp<br />

kalkdı. Me’mûn, nereye gidiyors<strong>un</strong>uz diye sor<strong>un</strong>ca, gönderdiğin<br />

yere gidiyorum, buyurdu. Mubârek başına bir şey<br />

örtmüş olduğu hâlde dışarı çıkdı. Kendisiyle konuşmadık.<br />

Evine gitdi ve emri üzere kapısı kilitlendi. Yatağının üzerine<br />

yatdı. Ben evin içinde üzüntülü bir hâlde duruyordum. O sırada<br />

İmâm-ı Alî Rızâya “radıyallahü anh” çok benzeyen, güzel<br />

yüzlü, misk kokulu bir genç içeri girdi. Yanına koşdum.<br />

Kapı kilitli idi, nereden girdin, dedim. Beni Medîneden buraya<br />

bir sâatde getiren kimse içeri aldı. Ben Hüccetullah Muhammed<br />

bin Alînin babasının yanına girerken, bana sen de<br />

gir diye söyledi, dedi. İmâm-ı Alî Rızâ “radıyallahü anh”<br />

onu görünce, yerinden kalkdı. Kucaklayıp bağrına basdı ve<br />

iki gözünün arasından öpdü. O da yüzünü babasının yüzüne<br />

koyup, gizlice bir şeyler konuşdular, ben anlayamadım. Sonra<br />

İmâm-ı Alî Rızânın dudaklarının üstünde kardan beyâz<br />

bir köpük gördüm. Sonra elini İmâm-ı Alî Rızâ hazretlerinin<br />

elbisesi ile göğsü arasına sokdu. Serçe gibi bir şey çıkarıp<br />

yutdu. İmâm-ı Alî Rızâ “radıyallahü anh” kendinden geçip,<br />

vefât etdi.<br />

Muhammed bin Alî “radıyallahü anh” bana: Ey Ebussalt,<br />

kalk ambardan su ve tahta getir, dedi. Orada su ve tahta yokdur,<br />

dedim. Sana söylediklerimi tut, dedi. Gidip su ve tahta<br />

bulup getirdim. Yıkamak için yardım edeyim, dedim. Bana<br />

yardım eden vardır, buyurdu. Kendisi cenâzeyi yıkadı. Sonra<br />

bana, ambarda bir dolapda kefen ve hanût, güzel koku<br />

var, getir buyurdu. Gidip getirdim. Kefenledi. Tabut getir,<br />

buyurdu. Marangoza yapdırmak istedim. Ambarda var, buyurdu.<br />

Gidip bakdım, hiç benzerini görmediğim bir tabut<br />

gördüm. Alıp getirdim. Cenâzeyi tabuta koydu ve iki rek’at<br />

nemâz kıldı. O henüz nemâzını bitirmeden tabut yükseldi,<br />

evin damı yarılıp, oradan yukarı çıkdı. Muhammed bin Alî<br />

hazretlerine, şimdi halîfe Me’mûn gelirse ne yaparız, dedim.<br />

Sâkin ol, tabut biraz sonra geri gelir, bir Peygamber şarkda<br />

ve vasîsi garbda vefât etse, Allahü teâlâ onların bedenlerini<br />

ve rûhlarını bir araya getirir, buyurdu. Henüz sözlerini bitir-<br />

– 379 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!