22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

in hayrlısıdır) olan En’âm sûresi 57.ci âyet-i kerîmesini okudu.<br />

Halîfenin emrine uydum. Allahü teâlâ beni ve sizi korus<strong>un</strong>,<br />

buyurdu.<br />

¥ Ebüssalt şöyle anlatmışdır: Birgün İmâm-ı Alî Rızâ<br />

hazretlerinin huzûr<strong>un</strong>da idim. Bana şu gördüğün kubbe Hârûn<br />

Reşîdin türbesidir. On<strong>un</strong> dört tarafından bana toprak<br />

getir, buyurdu. Gidip getirdim. Toprağı kokladı ve yakında<br />

burada benim için bir kabr kazacaklar. Bir taş görünecek,<br />

onu çıkarmak için Horasânın bütün külünklerini getirecekler.<br />

Fekat yine çıkaramayacaklar. Sonra falan yerden toprak<br />

getir, buyurdu. Gidip getirdim. Orayı göstererek, benim<br />

kabrimi burada kazınız. Kabrin ortasını yarıp beni içine<br />

koymayın. Kabrim derin ols<strong>un</strong> ve lahd yapın. İki zra’ ve bir<br />

karış ols<strong>un</strong>. Allahü teâlâ onu dilediği kadar genişletir, buyurdu.<br />

Sonra, kabrimin baş tarafında bir ıslaklık görünecekdir.<br />

Sana öğretdiğim düâyı oku. Oradan bir su kaynayıp çıkar.<br />

Lahd su ile dolar. Suy<strong>un</strong> içinde küçük balıklar görürsün.<br />

Sana şu ekmeği veriyorum. Ufak ufak parçalayıp suya<br />

at. O balıklar bu parçaların hepsini yirler. Sonra büyük bir<br />

balık çıkar, bütün küçük balıkları yir ve kaybolur. O zemân<br />

cenâzemi suy<strong>un</strong> içine koy<strong>un</strong>uz. Öğretdiğim şeyleri oku, su<br />

azalır ve hiç kalmaz. Halîfe Me’mûn da b<strong>un</strong>ları görecekdir,<br />

buyurdu. Sonra, yârın Me’mûn<strong>un</strong> yanına gideceğim. On<strong>un</strong><br />

yanından dışarı çıkdığım zemân, başım örtüldü ise benimle<br />

konuşma, başım açık ise konuş, buyurdu. Sabâhleyin elbiselerini<br />

giymiş bekliyordu. Me’mûn<strong>un</strong> hizmetcisi gelip çağırdı.<br />

Me’mûn<strong>un</strong> yanına gitdi. Me’mûnün önünde tabaklar içinde<br />

meyvalar vardı ve elindeki bir üzüm salkımından yiyordu.<br />

İmâm-ı Alî Rızâ hazretlerini görünce, yerinden fırlayıp kucaklaşdı<br />

ve gözlerinin arasını öpüp yanına oturtdu. Me’mûn<br />

elindeki üzümü İmâm-ı Alî Rızâ hazretlerine verip, b<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

gibi güzel üzüm gördün mü, dedi. O ise, nefîs üzüm Cennetdedir,<br />

buyurdu. Me’mûn bu üzümden yiyiniz, dedi. İmâm-ı<br />

Alî Rızâ “radıyallahü anh” beni ma’zûr görünüz, dedi.<br />

Me’mûn ısrâr ederek, özrünüz nedir, bizi töhmet altında bırakıyors<strong>un</strong>uz<br />

deyince, üzüm salkımından biraz yidi. Ba’zıla-<br />

– 378 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!