22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Resûlullahın âli kuru çöllerde kalıyor,<br />

Ziyâdın âilesi sırça köşklerde yaşıyor.<br />

Ey Âl-i Resûl ve ilmin kaynağı olanlar,<br />

Her nefesde ols<strong>un</strong> sizlere dâimâ selâmlar.<br />

Emîn yaşadım, hayâtımı sizin vesîlenizle,<br />

Îmânımı kurtarmağı umarım sevginizle.<br />

Ba’zı rivâyetlerde bu kasîdenin elli beyt olduğu bildirilmişdir.<br />

Ehl-i beytin mubârek kabrlerinden de bahsedilmişdir.<br />

Da’bel bin Alî el-Huzâî bu kasîdesini İmâm-ı Alî Rızâya<br />

“radıyallahü anh” okurken:<br />

Bağdâdda tertemiz bir zâta âid kabr vardır,<br />

Hak teâlâ onu odalarda korumakdadır.<br />

beytine gelince, İmâm-ı Alî Rızâ “radıyallahü anh”, Ey<br />

Da’bel, bu kısmına bir beyt de ben ilâve edeyim. Kasîden bu<br />

beytle bitsin, buyurdu ve şu beyti ilâve etdi:<br />

Tûsda da garîb hâlde kalmış bir kabr olacak,<br />

Gurbetin acısı tâ ciğerlere oturacak.<br />

B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine şâir Da’bel, ey Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” tor<strong>un</strong>u! Bu kabr kimin kabri olur, diye sordu.<br />

Buyurdu ki: O gurbetde kalan kabr benim kabrim olur.<br />

Bu sebeble Tûs, Ehl-i beyti sevenlerin gidip geldiği yer olur.<br />

O gurbetde kim benim kabrimi ziyâret ederse, kıyâmet gününde<br />

afv edilmiş olarak benim yanımda bul<strong>un</strong>ur.<br />

¥ Kûfeli bir kimse şöyle anlatmışdır: Kûfeden Horasâna<br />

gidiyordum. Kızım bana bir elbise vererek, b<strong>un</strong>u sat, bana<br />

kıymetli taşlı bir yüzük al, dedi. Merv şehrine varınca,<br />

İmâm-ı Alî Rızânın “radıyallahü anh” hizmetcileri geldiler.<br />

Sendeki elbiseyi bize sat, İmâm-ı Alî Rızânın “radıyallahü<br />

anh” hizmetcilerinden biri vefât etdi. Ona kefen yapacağız,<br />

dediler. Bende elbise yok, dedim. Gidip tekrâr geldiler.<br />

Efendimiz sana selâm söylüyor, kızın sana bir elbise vermiş.<br />

Onu satıp yüzük alacakmışsın. İşte parasını getirdik, dediler.<br />

Elbiseyi onlara satdım. Sonra kendi kendime gidip<br />

– 374 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!