22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

anh” evine gitdim. Cânım size fedâ ols<strong>un</strong>, bir mikdâr hediyyem<br />

vardır. On<strong>un</strong>la Allahü teâlâya yakın olmak isterim, dedim.<br />

Getir, buyurdu. Önce kendi dinârlarımı önlerine koydum.<br />

Sonra falan dost<strong>un</strong>uz da benimle size hediyye gönderdi,<br />

dedim. Getir, buyurdu. Keseyi huzûr<strong>un</strong>a koydum. Kesenin<br />

içindekileri yere dök, buyurdu, dökdüm. Mubârek eliyle<br />

o dinârları dağıtdı ve benim katdığım bir dinârı ayırdı. O<br />

kimse bu dinârları sayı olarak değil, ağırlık olarak hesâb etmişdir,<br />

buyurdu.<br />

¥ Bir şahs şöyle anlatmışdır: Alî bin Yaktîn ile bir kimse<br />

bana Kûfeye git, falan kimse ile yol arkadaşı ol. İki hayvân<br />

satın alın ve şu hediyyeleri ve mektûbları Mûsâ Kâzım hazretlerine<br />

götürün, dediler. Kûfeye gidip söylenen kimseyi<br />

buldum. İki koy<strong>un</strong> satın alıp, yola çıkdık. Medîne yakınlarında<br />

bir yerde konakladık. Yemek yiyorduk. O sırada Mûsâ<br />

Kâzımı “radıyallahü anh” gördük. Bir katıra binmiş geliyordu.<br />

Ayağa kalkıp selâm verdik. Yanınızda olanları getirin,<br />

buyurdu. Götürdük ve mektûbları da verdik. Bir kaç mektûb<br />

çıkarıp, b<strong>un</strong>lar getirdiğiniz mektûbların cevâblarıdır. Geri<br />

dönüp gidiniz. Allahü teâlâya emânet ol<strong>un</strong>uz, buyurdu. Biz,<br />

yiyeceğimiz kalmadı, Medîneye az bir mesâfe var. Müsâade<br />

ederseniz Medîneye gidip, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” ziyâret edelim ve yiyecek alıp geri dönelim, dedik.<br />

Bize yidiğinizden artan birşey var mıdır, buyurdu. Vardır deyip,<br />

artanları getirdik. Mubârek eliyle onlara dok<strong>un</strong>du ve bu<br />

size Kûfeye kadar yeter. Allahü teâlâ sizi muhâfaza etsin, geriye<br />

dönün, buyurdu. Geri döndük, o yiyecek bize Kûfeye<br />

kadar kâfi geldi.<br />

İMÂM-I ALÎ RIZÂ<br />

“radıyallahü anh”<br />

İmâm-ı Alî Rızâ, İmâm-ı Mûsâ Kâzımın oğludur. Oniki<br />

imâmın sekizincisidir. Künyesi babasının künyesi gibi Ebül<br />

Hasendir. Babası kendi künyemi ona bağışladım, buyurmuşdur.<br />

Lakabı, Rızâdır. Babasına dediler ki, halîfe Me’mûn ondan<br />

râzı olduğu için mi oğl<strong>un</strong> Alîyi Rızâ lakabıyla çağırıyor-<br />

– 368 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!