22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

düm. Sonra tekrâr mubârek elini yüzüme sürdü, gözlerim<br />

yine görmez oldu. Bana dünyâda gözlerinin görmesini ve<br />

âhıretde hesâba çekilmeği mi istersin. Yoksa gözlerinin<br />

görmeyip, hesâbsız Cennete gitmeği mi istersin, buyurdu.<br />

Dünyâda görmeyip, âhıretde hesâbsız Cennete gitmeği tercîh<br />

etdim.<br />

¥ Bir şahs şöyle anlatmışdır: Elli kişi kadar bir cemâ’at<br />

ile İmâm-ı Muhammed Bâkırın “radıyallahü anh” sohbetinde<br />

idik. O sırada Kûfeden hurma satan bir kimse geldi.<br />

İmâm-ı Muhammed Bâkıra dönerek, Kûfede falan kimse<br />

sizin yanınızda bir melek olduğ<strong>un</strong>u ve o meleğin sana<br />

mü’mini, kâfiri, dost<strong>un</strong>u ve düşmânını haber verdiğini söylüyor,<br />

dedi. İmâm-ı Muhammed Bâkır “radıyallahü anh” o<br />

kimseye, sen ne iş yaparsın diye sordu. Buğday satarım, dedi.<br />

Yalan söylüyors<strong>un</strong>, buyurdu. Ara sıra arpa da satarım<br />

deyince, yine yalan söyledin. Senin işin hurma satmakdır,<br />

buyurdu. O şahs, b<strong>un</strong>u sana kim haber verdi, diye sordu.<br />

Dostumu düşmânımı haber veren melek bildirdi, buyurdu.<br />

Sonra o şahsa, sen falan hastalıkdan öleceksin, buyurdu.<br />

Bir ara Kûfeye gitmişdim. O şahsı sordum. Üç gün önce<br />

İmâm-ı Muhammed Bâkırın söylediği hastalıkdan öldü, dediler.<br />

¥ Bir zât İmâm-ı Muhammed Bâkırın “radıyallahü anh”<br />

kerâmetlerinden birini şöyle anlatmışdır: Bir gün İmâm-ı<br />

Muhammed Bâkır ile atlı olarak Medîneye gidiyorduk. Biraz<br />

yol gitmişdik ki, karşımıza iki şahs çıkdı. O şahsları göstererek,<br />

b<strong>un</strong>lar hırsızdır yakalayın, buyurdu. Hizmetcileri o<br />

iki kimseyi yakalayıp, bağladılar. Bir başka kişiye, şu dağa<br />

çık, orada bir mağarada ne bulursan getir, dedi. O kimse gidip,<br />

iki bavul bulup, getirdi. İçleri elbise dolu idi. Bir bavul<br />

da başka bir yerde buldular. İmâm-ı Muhammed Bâkır<br />

“radıyallahü anh” iki bavul<strong>un</strong> sâhibi bekliyor, hâzırdır.<br />

Üçüncüsünün sâhibi de sonra gelir, dedi. Medîneye vardık.<br />

İki bavul<strong>un</strong> sâhibi, şübhelendiği birkaç kişiyi suçlamış, hâkim<br />

de onları azârlıyordu. İmâm-ı Muhammed Bâkır, b<strong>un</strong>ları<br />

suçlayıp, azârlamayın, hırsızlar buradadır, diyerek yol-<br />

– 351 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!