Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
zûr<strong>un</strong>a geldi. Mensûr Devânîkî ise uzak bir yerde oturdu.<br />
İmâm-ı Muhammed Bâkır, Mensûr niçin yanımıza gelmiyor<br />
diye sordu. Dâvüd bin Süleymân bir özr beyân etdi. B<strong>un</strong><strong>un</strong><br />
üzerine İmâm-ı Muhammed Bâkır hazretleri dedi ki: Çok<br />
zemân geçmeden Mensûr vâlî olacakdır. Şarka ve garba mâlik<br />
olacakdır. Ömrü uz<strong>un</strong> olacak ve kendisinden önce kimsenin<br />
sâhib olmadığı hazînelere ve câriyelere sâhib olacakdır.<br />
Dâvüd bin Süleymân, Mensûr Devânîkînin yanına gidip,<br />
b<strong>un</strong>ları ona söyledi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Mensûr Devânîkî,<br />
İmâm-ı Muhammed Bâkırın huzûr<strong>un</strong>a geldi. Büyüklüğünüzden<br />
ve heybetinizden dolayı huzûr<strong>un</strong>uza gelemedim, dedi.<br />
Sonra benim için ba’zı şeyler söylemişsiniz, dedi. Evet<br />
söylediklerim doğrudur, buyurdu. Mensûr Devânîkî, bizim<br />
mülkümüz sizinkinden çok mu olacak diye sordu. Evet, buyurdu.<br />
Benden sonra mülküm oğullarıma kalır mı, dedi.<br />
Evet kalır buyurdu. Bizim mülkümüz ve saltanatımız mı çok<br />
olacak, yoksa Benî Ümeyyenin ki mi çok olacak diye sordu.<br />
Sizin mülkünüz ve saltanatınız çok olacak. Hattâ çocukların<br />
top ile oynadıkları gibi, oğulların bu mülk ile oynayacaklar.<br />
B<strong>un</strong>u babamdan duymuşdum, buyurdu. Mensûr Devânîkî<br />
işâret edilen mülke ve saltanata kavuş<strong>un</strong>ca, İmâm-ı Muhammed<br />
Bâkırın “radıyallahü anh” o sözlerine hayret ederdi.<br />
¥ Gözleri görmez olan Ebû Basîr şöyle anlatmışdır: Bir<br />
gün İmâm-ı Muhammed Bâkıra “radıyallahü anh” dedim<br />
ki, siz Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zürriyyetindensiniz.<br />
Evet buyurdu. Resûlullah bütün Peygamberlerin<br />
vârisidir, dedim. Evet onların ilmlerine vâris olmuşdur,<br />
buyurdu. Siz de Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />
ilminden mîrâs alıyors<strong>un</strong>uz, dedim. Evet buyurdu. O hâlde,<br />
sizde ölüleri dirilten, körlerin gözlerini açan, baras hastalığını<br />
iyileşdiren, evlerdeki yiyeceklerden ve eşyâlardan<br />
haber veren kuvvet varmıdır, dedim. Evet, Allahü teâlânın<br />
izniyle vardır, buyurdu. Sonra bana yanıma yaklaş, buyurdu.<br />
Yaklaşdım, mubârek elini yüzüme sürdü ve gözlerim<br />
açıldı. Dağları, sahrâları, yeryüzünü ve gökyüzünü gör-<br />
– 350 –