22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dular. Allahü teâlâ size iyilikler ve hayrlar versin, diye düâ<br />

ediyor, buyurdu.<br />

¥ İmâm-ı Zeynel’âbidîn “radıyallahü anh” vefât edeceği<br />

gece, oğlu Muhammed Bâkırdan “radıyallahü anh” abdest<br />

almak için su istedi. Suyu getirdiler. Bu suy<strong>un</strong> içinde<br />

hayvân ölmüşdür, dedi. Mum ışığında dikkatle bakdılar.<br />

Suy<strong>un</strong> içinde bir fâre ölüsü vardı. Tekrâr su getirdiler. Abdest<br />

aldı ve artık vefâtım yakındır buyurarak, vasıyyetini<br />

yapdı.<br />

¥ İmâm-ı Zeynel’âbidînin “radıyallahü anh” bir devesi<br />

vardı. Ona binip Mekkeye gitdi. Vurmağa hiç lüzûm kalmadığı<br />

için, kamçısı palanda asılı dururdu. Medîneye döndükden<br />

sonra, İmâm-ı Zeynel’âbidîn vefât etdi. O devesi kabrine<br />

gelerek göğsünü kabrin üzerine koyup inledi. İmâm-ı<br />

Muhammed Bâkır “radıyallahü anh” deveye, Allahü teâlâ<br />

sana bereketler versin, kalk, dedi. Deve kalkmadı. B<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

üzerine, kalkması için uğraşmayın, deve burada ölecek buyurdu.<br />

Üç gün sonra deve orada öldü.<br />

¥ Hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh” şehîd edildikden<br />

sonra, Muhammed bin Hanefiyye “radıyallahü anh”,<br />

İmâm-ı Zeynel’âbidînin “radıyallahü anh” yanına gelip,<br />

ben senin amcanım, yaşım senden büyükdür. İmâmete senden<br />

dahâ çok lâyıkım. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” silâhını bana ver, dedi. İmâm-ı Zeynel’âbidîn “radıyallahü<br />

anh”, amcacığım, Allahü teâlâdan kork, hakkın<br />

olmayan bir şeyi isteme, dedi. Isrâr edince de, bir hâkime<br />

gidelim, dedi. Muhammed bin Hanefiyye “radıyallahü<br />

anh” o hâkim kimdir diye sordu. Hacer-ül-esveddir, dedi.<br />

Berâberce Hacer-ül-esvedin yanına gitdiler. Ey amca, imâmete<br />

kimin lâyık olduğ<strong>un</strong>u sor, dedi. Muhammed bin Hanefiyye<br />

“radıyallahü anh” sordu. Hiç cevâb gelmedi.<br />

İmâm-ı Zeynel’âbidîn “radıyallahü anh” ellerini kaldırıp,<br />

Hacer-ül-esvedi dile getirmesi için Allahü teâlâya düâ etdi.<br />

Sonra Hacer-ül-esvede hitâb ederek, hazret-i Hüseynden<br />

“radıyallahü anh” sonra imâmete kimin lâyık olduğ<strong>un</strong>u<br />

söyle dedi. Hacer-ül-esved dile gelip, açık bir ifâde ile, haz-<br />

– 343 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!