22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

¥ Ümmü Hâris “radıyallahü anhâ” şöyle anlatmışdır: Bir<br />

gün Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gitdim.<br />

Yâ Resûlallah! Bir rü’yâ gördüm, korkdum, dedim. Ne<br />

gördün, buyurdu. Senin mubârek vücûd<strong>un</strong>dan bir parça kesdiler,<br />

benim yanıma eklediler, dedim. İyi görmüşsün. Fâtımanın<br />

bir oğlu doğacak ve senin yanında kalacakdır, buyurdu.<br />

Bir müddet sonra hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh”<br />

doğdu.<br />

¥ Rivâyet edilir ki, bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” hazret-i Hüseyni sağ dizine, oğlu hazret-i İbrâhîmi<br />

de sol dizine aldı. Cebrâîl aleyhisselâm gelip, Allahü teâlâ<br />

bu ikisini birlikde sana bırakmayacak, birini alacakdır. Sen<br />

birini seç, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, eğer<br />

Hüseyn vefât ederse, on<strong>un</strong> ayrılığından benim cânım yandığı<br />

gibi, Alînin ve Fâtımanın cânları yanar. Eğer İbrâhîm giderse,<br />

en çok ben üzülürüm. Kendi üzüntümü onların üzüntüsüne<br />

tercîh ediyorum, buyurdu. Üç gün sonra hazret-i İbrâhîm<br />

vefât etdi. Hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh” Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” yanına her gelişinde,<br />

“Hoş geldin, ey kendisi için oğlum İbrâhîmi fedâ etdiğim<br />

kimse”, buyururdu.<br />

¥ Ümmü Seleme “radıyallahü anhâ” şöyle anlatmışdır:<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir gece benim<br />

evimde idi. Dışarı çıkdı ve uz<strong>un</strong>ca bir müddet sonra geri<br />

geldi. Mubârek saçları dağılmış ve tozlara bulanmışdı. Mubârek<br />

elinde bir şey tutuyordu. Yâ Resûlullah! Bu ne hâldir<br />

ki, sizi böyle görüyorum, dedim. Bu gece beni, Irakda<br />

Hüseynin ve evlâdlarından bir gurub<strong>un</strong> şehîd edileceği<br />

Kerbelâ denilen bir yere götürdüler. Onların kanını topladım,<br />

elimde tutduğum odur, buyurdu. Mubârek elindekini<br />

bana verdi ve b<strong>un</strong>u sakla, buyurdu. Onu aldım, kırmızı<br />

renkli bir toprak idi. Bir şişeye doldurup, ağzını sıkıca kapatdım.<br />

Hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh” Irak seferine<br />

çıkınca, her gün o şişeyi çıkarır, bakardım ve ağlardım. Muharrem<br />

ayının on<strong>un</strong>cu günü sabâhleyin bakdım, şişedeki<br />

toprak tâze kan olmuşdu. Hazret-i Hüseyni şehîd etdikleri-<br />

– 331 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!