22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

¥ Hazret-i Hasenin “radıyallahü anh” menkıbeleri, ilmi,<br />

ibâdeti, cömerdliği, mürüvveti ve diğer üstün ahlâkı, şefkati<br />

çok yazılmış olup, sahîh rivâyetler ile bildirilmişdir. Burada<br />

kısaca yazıldı.<br />

Hazret-i Haseni “radıyallahü anh” zehrleyerek şehîd<br />

etmişlerdir. Vefât edeceği sırada, hazret-i Hüseyn “radıyallahü<br />

anh” başuc<strong>un</strong>da idi. Ey kardeşim, seni zehrleyenin<br />

kim olduğ<strong>un</strong>dan şübheleniyors<strong>un</strong>, dedi. Hazret-i Hasen,<br />

onu öldürmek için mi soruyors<strong>un</strong>, dedi. Hazret-i Hüseyn<br />

“radıyallahü anh”, evet, dedi. Hazret-i Hasen, eğer bir<br />

kimseden şübheleniyorsam, Allahü teâlâ ona herkesden<br />

şiddetli cezâ verir. Eğer şübhelendiğim bir kimse yoksa,<br />

günâhsız bir kimsenin benim için öldürülmesini istemem,<br />

dedi. Onu hanımı Ca’denin zehrlediği meşhûrdur. Vefâtı<br />

hicretin ellinci senesinde Rebî’ül-evvel ayının ilk günlerindedir.<br />

İMÂM-I HÜSEYN BİN ALÎ<br />

“radıyallahü anhümâ”<br />

Hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh” oniki imâmın üçüncüsü<br />

ve imâmların atasıdır. Künyesi Ebû Abdüllahdır. Lakabları,<br />

şehîd ve seyyiddir. Hicretin dördüncü senesinde Şa’ban<br />

ayının dördünde, salı günü, Medînede doğdu. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” on<strong>un</strong> ismini Hüseyn “radıyallahü<br />

anh” koydu. Bu husûsdan dahâ önce bahsedilmişdi.<br />

Hazret-i Hüseynin “radıyallahü anh” mubârek yüzünde<br />

öyle bir nûr parlardı ki, karanlık bir gecede bir yere otursa,<br />

mubârek alnından ve yüzünden parlayan nûr<strong>un</strong> aydınlığında,<br />

yolu görürlerdi. Mubârek göğsünden ayaklarına kadar olan<br />

kısmı, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” tam benzerdi.<br />

Nitekim hazret-i Hasenin de “radıyallahü anh” mubârek<br />

göğsünden başına kadar olan kısmı Resûlullaha “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” benzerdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, (Hüseyn benden, ben de Hüseyndenim, Allahü teâlâ<br />

Hüseyni seveni sever) buyurdu.<br />

– 328 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!