22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yudan kahkaha sesleri geliyor ve gitdikçe artıyordu. Hazret-i<br />

Alî kuy<strong>un</strong><strong>un</strong> yarısına kadar inince, ayağı kayıp kuyuya düşdü.<br />

Kuyudan velvele sesleri geliyordu ve bir insanı boğazlarken<br />

çıkan sesler gibi sesler işitiliyordu. O sırada hazret-i Alînin sesi<br />

işitildi. Allahü Ekber! Allahü Ekber! Ben Allahın kulu<br />

ve Resûlullahın kardeşiyim! Su kablarınızı aşağıya salın diyordu.<br />

Su kablarını kuyuya saldık. Hepsini su ile doldurdu.<br />

Ağızlarını bağladı ve birer birer yukarı çıkardı. Biz birer kab,<br />

hazret-i Alî iki kab su alıp, gitdik. Ağaçların arasına gelince,<br />

önceki işitdiğimiz sesleri ve hareketleri hiç işitip görmedik.<br />

Hiç biri yokdu. Ağaçların arasından çıkmamıza az kalmışdı<br />

ki, heybetli bir ses işitdik. Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” ve hazret-i Alîyi “radıyallahü anh” medh eden beytler<br />

okuyordu. Hazret-i Alî önümüzden gidiyordu ve şi’r söylüyordu.<br />

Resûlullahın huzûr<strong>un</strong>a varınca, hazret-i Alî olanları<br />

birbir anlatdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” dönerken<br />

duyduğ<strong>un</strong>uz ses, Safâ tepesinden putların şeytânı olan<br />

Müs’ıri öldüren Abdüllah adlı cinnînin sesi idi, buyurdular.<br />

¥ Allahü teâlâ, hazret-i Alî “radıyallahü anh” için güneşi<br />

iki kerre batdıkdan sonra geri gönderdi. Birisi, Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında, diğeri de vefâtından<br />

sonra vukû’ buldu.<br />

Ümmü Seleme, Esmâ binti Umeys, Câbir bin Abdüllah<br />

ve Ebû Sa’îd-il-Hudrî “radıyallahü anhüm ecma’în” şöyle rivâyet<br />

etmişlerdir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

bir gün evinde hazret-i Alînin “radıyallahü anh” yanında<br />

oturuyordu. O sırada Cebrâîl aleyhisselâm vahy getirdi.<br />

Vahyin ağırlığından Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

mubârek başını hazret-i Alînin dizine koydu. Güneş batıncaya<br />

kadar o şeklde kaldı. Hazret-i Alî ikindi nemâzını kılmamışdı.<br />

Îmâ ile oturduğu yerde kıldı. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” mubârek başını kaldırdı. Yâ Alî, ikindi nemâzını<br />

kıldın mı, buyurdu. Yâ Resûlallah, oturduğum yerde<br />

îmâ ile kıldım, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

düâ et, Allahü teâlâ güneşi geri çevirsin, nemâzını vaktinde<br />

– 316 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!