22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

işitdik ve hareketler gördük. Od<strong>un</strong>suz ateş görünüyordu. Biz<br />

çok korkduk. Ağaçlardan öteye geçmeğe cesâret edemedik.<br />

Geri dönüp, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

geldik. Onlar cinnîlerden bir gurub idi, sizi korkutdular.<br />

Eğer gitseydiniz önceden söylediğim gibi size hiç zararları<br />

dok<strong>un</strong>mazdı, buyurdu. Bir kişi dahâ kalkıp, ben gideyim yâ<br />

Resûlallah, dedi. O da sucular ile berâber gitdi. Onlar da<br />

ağaçlık yere varınca korkup geri döndüler. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”: Eğer gitseydiniz evvelce söylediğim<br />

gibi size hiç bir zarar gelmezdi, buyurdu. O sırada gece oldu.<br />

Eshâb-ı kirâmın susuzluğu iyice artdı.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Alîyi “radıyallahü<br />

anh” huzûr<strong>un</strong>a çağırdı. Sucularla berâber gidip o<br />

kuyudan su getiriniz, buyurdu. Selemetübni Ekvâ şöyle anlatır:<br />

Kablarımızı arkamıza asdık. Kılıçlarımızı ellerimize aldık.<br />

Hazret-i Alî önden gidiyor ve şu ma’nâdaki şi’ri okuyordu:<br />

“Cinnîlerin gürültülerinden ve korku salmak için gösterdikleri<br />

ateşden, korkarak geri dönmekden, Rahmân olan Allahü<br />

teâlâya sığınırım.” Ağaçlık yere varınca biz de sesler duyduk<br />

ve hareketler gördük. Bizi korku kapladı. Kendi kendimize,<br />

Alî “radıyallahü anh” de o iki kimse gibi geri döner, diyorduk.<br />

Hazret-i Alî bize dönüp, benim arkamdan yürüyünüz. Gördüklerinizden<br />

korkmayınız. Size onlardan zarar gelmez, dedi.<br />

Ağaçların ortasında hiç od<strong>un</strong> yokken, büyük ateşler yanmağa<br />

başladı. Bir takım kesilmiş başlar göründü. Kork<strong>un</strong>ç sesler çıkarıyorlardı.<br />

Çok korkduk. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” o<br />

kesik başların arasına girdi. Bize arkamdan geliniz, sağa sola<br />

bakmayınız ve hiç korkmayınız, dedi. Arkasından ta’kîb edib<br />

kuyuya vardık. Bir kovamız vardı. Berâ bin Mâlik “radıyallahü<br />

anh” bir iki kova su çekdi. Sonra kovanın ipi kopup, kova<br />

kuyuya düşdü. Kuy<strong>un</strong><strong>un</strong> dibinden gülüşme ve kahkahâ sesleri<br />

geldi. Hazret-i Alî “radıyallahü anh”, kim gidip askerlerden<br />

bir kova dahâ getirir, dedi. Hiç birimiz o ağaçların arasından<br />

geçmeğe cesâret edemeyiz, dediler. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine hazret-i<br />

Alî “radıyallahü anh” beline bir ip bağlayıp, kuyuya indi. Ku-<br />

– 315 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!