22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gün hırsızlık yapdı. Hazret-i Alînin huzûr<strong>un</strong>a getirdiler. Sen<br />

mi, yapdın diye sordu. Esved, evet dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine elini<br />

kesdi. Esved dışarı çıkıp giderken, yolda Selmân-ı Fârisîye ve<br />

İbni Kevâye “radıyallahü anhümâ” rastladı. İbni Kevâ, elini<br />

kim kesdi diye sordu. Esved, elimi mü’minlerin emîri, müslimânların<br />

reîsi, Resûlullahın dâmâdı ve Betülün zevci kesdi,<br />

dedi. İbni Kevâ, sen elini keseni medh mi ediyors<strong>un</strong>, dedi.<br />

Esved, nasıl medh etmeyeyim ki, benim elimi hak üzere kesdi<br />

ve beni Cehennem ateşinden kurtardı, dedi. Selmân-ı Fârisî<br />

“radıyallahü anh” Esvedin bu sözlerini hazret-i Alîye anlatdı.<br />

Hazret-i Alî, Esvedi yanına çağırdı. Kesilen elini bileğinin<br />

üzerine koydu ve bir mendil ile örtüp düâ etdi. O sırada<br />

gökden bir ses işitdiler. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” örtdüğü<br />

mendilin kaldırılmasını emr etdi. Kaldırıp bakdılar ki, Esvedin<br />

eli Allahü teâlânın izniyle iyileşmiş, eskisi gibi olmuşdu.<br />

¥ Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü anh” Kûfeye<br />

gitmişdi. Birgün sabâh nemâzını kıldıkdan sonra, bir kimseye<br />

falan yere git, orada bir mescid vardır. Mescidin yanında<br />

bir ev vardır. O evde bir kadınla bir erkek münâkaşa ediyorlar.<br />

Onları buraya getir, dedi. O şahs gidip onları getirdi.<br />

Hazret-i Alî onlara, bu gece çok çekişdiniz, dedi. O genç, ey<br />

mü’minlerin emîri, bu kadını nikâhla aldım. Ancak ne zemân<br />

yanına yaklaşmak istesem bana ondan bir nefret hâsıl oldu.<br />

Gücüm yetse onu yanımdan temâmen uzaklaşdıracakdım.<br />

Benimle çekişmeğe başladı. Siz emr gönderip, bizi çağırıncaya<br />

kadar kavga ediyorduk, dedi. Hazret-i Alî, ba’zı sözler<br />

vardır ki, herkesin işitmesi gerekmez, dedi. Orada bul<strong>un</strong>an<br />

diğer kimseler dağıldılar. Hazret-i Alî o kadına dönerek kocası<br />

olan genci gösterdi ve b<strong>un</strong><strong>un</strong> kim olduğ<strong>un</strong>u biliyor mus<strong>un</strong>,<br />

dedi. Kadın hâyır, dedi. Hazret-i Alî kadına, ben söyliyeyim.<br />

Yalnız sen de inkâr etme, dedi. Sonra, sen falanın kızı<br />

falan değil misin, dedi. Kadın evet, dedi. Senin amcanın bir<br />

oğlu vardı. Birbirinizi severdiniz. Annen evlenmenize râzı olmadı.<br />

Sen bir gece helâya gitmek için dışarı çıkdın. Amcanın<br />

– 308 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!