22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

eş, elliyedi ve ellisekizdir, diye yazmışdır.<br />

¥ Emîr-ül mü’minîn hazret-i Osmân “radıyallahü anh”,<br />

şehîd edildikden üç gün sonra defn edildi. Beş gün sonra ise<br />

halk hazret-i Alînin yanına gelip, halîfeliği kabûl etmesini istediler.<br />

Zîrâ o sırada halîfeliğe ondan dahâ lâyık kimse yokdu.<br />

Hazret-i Alî “radıyallahü anh” kabûl etmemek için çok<br />

uğraşdı. Ancak son<strong>un</strong>da kabûl etdi ve hâzır bul<strong>un</strong>anlar ile<br />

bî’at yapdı. Bî’at edenler arasında Huzeyme bin Sâbit, Ebül<br />

Heysem bin Tîhân, Muhammed bin Müslim, Ammâr bin<br />

Yâser, Ebû Mûsel Eş’arî, Abdüllah bin Abbâs “radıyallahü<br />

anhüm ecma’în” gibi dahâ nice kimseler vardı. Hazret-i Talha<br />

ve hazret-i Zübeyr “radıyallahü anhümâ” da bî’at etdiler.<br />

Abdüllah bin Ömer, Sa’d bin Ebî Vakkâs da ehl-i kıble ile<br />

savaşmağa katılmamaları kaydıyla bî’at etdiler. Bu husûsdaki<br />

hadîs-i şerîfleri sebeb olarak gösterdiler. Hâsılı, hazret-i<br />

Alînin hilâfeti bî’at ile gerçekleşdi. Hâl ve akd ehli, bu husûsda<br />

ittifâk etdiler. Hazret-i Alînin “radıyallahü anh” vilâyetinin<br />

ve kerâmetinin nihâyeti yokdur.<br />

¥ Sahîh rivâyetlerle sâbit olmuşdur ki, hazret-i Alî mubârek<br />

ayağını atının üzengisine koyarken Kur’ân-ı kerîmi okumağa<br />

başlar, diğer ayağını koyarken veyâ bir rivâyete göre<br />

de ata binip otur<strong>un</strong>ca temâmını hatm ederdi.<br />

¥ Esmâ binti Umeys hazret-i Fâtımanın “radıyallahü anhümâ”<br />

şöyle anlatdığını rivâyet etmişdir: Zifâfa girdiğim gece,<br />

Alîden “radıyallahü anh” korkdum. Çünki yer on<strong>un</strong>la<br />

konuşuyordu. Sabâhleyin bu hâli Resûlullaha “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” anlatdım. Resûlullah secde yapdı. Bir müddet<br />

sonra mubârek başını kaldırdı ve bana şöyle buyurdu:<br />

“Sana müjdeler ols<strong>un</strong> ey Fâtıma! Senin neslin çok temiz olacak.<br />

Allahü teâlâ kocanı diğer insanlardan dahâ fazîletli kıldı.<br />

Yeryüzüne, şarkdan garba her ne oluyorsa, ona haber<br />

vermesini emr eyledi, buyurdu.<br />

¥ İmâm-ı Fahreddîn Râzî “rahmetullahi aleyh” (Tefsîr-i<br />

kebîr)inde şöyle yazmışdır: İmâm-ı Alînin “radıyallahü anh”<br />

sevdiklerinden Abdüllah Esved adında bir kimse vardı. Bir<br />

– 307 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!