22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İMÂM-I ALÎ BİN EBÎ TÂLİB<br />

“radıyallahü anh”<br />

Emîr-ül mü’minîn Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü anh ve<br />

kerremallahü vecheh”, (Tesavvufda, insanlara vilâyet yol<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

feyzlerinin ulaşmasına vâsıta olan) oniki imâmın birincisidir.<br />

Künyesi Ebül Hasen ve Ebû Türâbdır. En çok sevdiği ismi,<br />

Ebû Türâb idi. Kendisini bu ismle çağırınca sevinirdi. Bir<br />

gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kızı hazret-i Fâtımanın<br />

“radıyallahü anhâ” evine gitdi. Hazret-i Alîyi “radıyallahü<br />

anh” göremeyince, amcamın oğlu nerede diye sordu.<br />

Hazret-i Fâtıma “radıyallahü anhâ” aramızda birşey vâki’ oldu.<br />

Üzülüp dışarı gitdi. Benim yanımda kaylûle yapmadı, dedi.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Alîyi bulması<br />

için bir kimse gönderdi. O kimse araşdırıp geldi ve hazret-i<br />

Alînin mescidde kaylûle yapdığını söyledi. Kaylûle öğleden<br />

önce biraz uyumakdır. Geceyi ihyâ edenlere sünnetdir.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” mescide gitdi. Hazreti<br />

Alîyi “radıyallahü anh” uyumuş ve ridâsı üzerinden düşdüğü<br />

için arkasına toprak bulanmış olduğu hâlde buldu. Mubârek<br />

eliyle toprakları silip, “Kalk yâ Ebâ Türâb, kalk yâ Ebâ Türâb”<br />

buyurdu.<br />

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” şöyle rivâyet etmişdir:<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Ben kimin mevlâsı<br />

isem, Alî de on<strong>un</strong> mevlâsıdır. Beni seven Alîyi sever) buyurdu.<br />

Berâ bin Âzib “radıyallahü anh” şöyle rivâyet etmişdir:<br />

Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Alînin<br />

“radıyallahü anh” elinden tutup buyurdu ki: “Ben<br />

mü’minlere nefslerinden sevgili değilmiyim?” Orada bul<strong>un</strong>anlar,<br />

evet yâ Resûlallah, seni nefslerimizden çok severiz,<br />

dediler. Sonra hazret-i Alî “radıyallahü anh” için, (Ben kimin<br />

mevlâsı isem, Alî de on<strong>un</strong> mevlâsıdır! Yâ Rabbî, onu seveni<br />

sev! Onu sevmeyeni sevme!) buyurdu.<br />

¥ Hazret-i Alînin “radıyallahü anh” fazîletleri ve üstünlükleri<br />

söze ve yazıya sığmaz. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel<br />

“rahmetullahi aleyh” şöyle demişdir: Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân”<br />

hiç birinden Alî bin Ebî Tâlibin “kerremallahü<br />

– 304 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!