22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şâma giderken, bir mescidde sabâh nemâzını kıldım. İmâm<br />

nemâzdan sonra hazret-i Ebû Bekre ve hazret-i Ömere “radıyallahü<br />

anhümâ” beddüâ etdi. Bir sene sonra yine bir Şâm<br />

yolculuğu sırasında aynı mescidde, sabâh nemâzını kıldım.<br />

Bu sefer imâm, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömere güzel<br />

düâ etdi. Cemâ’ate, geçen sene onlara beddüâ ediyord<strong>un</strong>uz,<br />

şimdi hayrla düâ ediyors<strong>un</strong>uz, sebebi nedir diye sordum. Bana<br />

geçen seneki imâmı görmek ister misin, dediler. Evet, isterim,<br />

dedim. Beni bir eve götürdüler. Orada gözlerinden yaş<br />

akan bir köpek vardı. Köpeğe sen geçen sene hazret-i Ebû<br />

Bekre ve hazret-i Ömere “radıyallahü anhümâ” beddüâ<br />

eden imâm mısın, diye sordum. Başıyla, evet der gibi işâret<br />

etdi.<br />

¥ Yine İmâm-ı Müstagfirî “rahmetullahi aleyh” şöyle<br />

anlatmışdır: Medâyinde bul<strong>un</strong>uyordum. Her nerede bir garîbin<br />

vefât etdiğini duysam, ona kefenlik alırdım. Bir gün<br />

bir şahs yanıma geldi. Burada Kûfeli bir kimse vefât etdi.<br />

Kefeni yok, dedi. Hizmetçimi kefen almağa gönderdim.<br />

Ben de ölen şahsın yanına gitdim. Karnının üstüne bir kerpiç<br />

koymuşlardı. Birden bire kerpiç düşdü ve ölü canlanıp,<br />

vah, bana yazıklar ols<strong>un</strong>, diye bağırmağa başladı. Ben Lâ<br />

ilâhe illallah de dedim. Artık fâidesi yok. Benim kavmim<br />

hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer hakkında kötü sözler<br />

söylerlerdi! Ben de onlar hakkında kötü söz söyleyip söverdim!<br />

Şimdi helâk oldum. Cehennemdeki yerimi gösterdiler.<br />

İnsanları korkutmam için bana tekrâr cân verdiler, dedi.<br />

Hemen dışarı çıkıp, bu hâli arkadaşlarıma anlatdım.<br />

¥ İmâm-ı Kayrevânî “rahmetullahi aleyh” (Bostân) kitâbında<br />

şöyle yazmışdır: Selefden biri şöyle anlatdı: Benim<br />

bir komşum vardı. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk ve hazret-i<br />

Ömer-ül Fârûk “radıyallahü anhümâ” hakkında uyg<strong>un</strong>suz<br />

sözler söylerdi. Bir gece çok aşırı gitdi. Dayanamayıp,<br />

on<strong>un</strong>la kavga etdim. Üzgün ve gamlı olarak eve geldim.<br />

Yatsı nemâzından sonra uyudum. Rü’yâmda Resûlullahı<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” gördüm. Yâ Resûlallah! Falan<br />

– 297 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!