22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

¥ Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” Irak memleketlerinden<br />

birine cihâd için ordu göndermişdi. Bir gün Medînede<br />

otururken, birdenbire; Efendim buradayım! buradayım! diye<br />

seslendi. Hiç kimse neden böyle seslendiğini anlayamadı.<br />

Nihâyet ordu zaferler kazanarak döndü. Kumandan hazret-i<br />

Ömere kazandıkları zaferleri anlatmağa başladı. Hazret-i<br />

Ömer “radıyallahü anh” b<strong>un</strong>ları bırak, kendisine zorla suya<br />

gir dediğin kimsenin hâli ne oldu, diye sordu. Kumandan, yâ<br />

Emîr-el mü’minîn! Bu işde benim kötü bir niyyetim yokdu.<br />

Bir suya ulaşdık. O sudan geçmek için derinliğini öğrenmek<br />

istedik. O kimseyi soyup, suya koyduk. Hava soğuk idi. Yâ<br />

Ömer, yâ Ömer “radıyallahü anh” diye feryâd eyledi. Sonra<br />

şiddetli soğuk sebebiyle vefât etdi, dedi. Komutanın anlatdıklarını<br />

dinleyenler, dahâ önce hazret-i Ömerin Lebbeyk,<br />

Lebbeyk diye söylemesinin, suya giren askerin ey Ömer “radıyallahü<br />

anh”, nerdesin, diye seslenmesine cevâb olduğ<strong>un</strong>u<br />

anladılar. Hazret-i Ömer, o kumandana eğer b<strong>un</strong>dan sonra<br />

üsûl olarak kalmayacağını bilseydim, senin boyn<strong>un</strong>u vururdum,<br />

dedi. Haydi şimdi git, o mazlûm<strong>un</strong> diyetini âilesine ver.<br />

Bir dahâ böyle bir şey yapma, dedi. Sonra, bana göre bir<br />

müslimânı öldürmek, nice kimseleri öldürmekden dahâ büyük<br />

bir işdir, buyurdu.<br />

¥ Hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” halîfeliği sırasında<br />

Mısr fethedilmişdi. Amr bin Âs “radıyallahü anh” da Mısra<br />

vâlî olarak tâyîn edilmişdi. Bir gün Mısr halkı Amr bin<br />

Âsa gelerek, Nil nehrinin bir âdeti vardır. Bu yapılmazsa<br />

suyu çekilir, dediler. O âdet nedir diye sordu. Halk, içinde<br />

bul<strong>un</strong>duğumuz bu aydan oniki gün geçdikden sonra, bir kız<br />

buluruz. Annesini babasını mâl ve para vererek râzı ederiz.<br />

O kızı güzel elbiselerle ve altınlarla süsleyip, Nil nehrine<br />

atarız, dediler. Amr bin Âs “radıyallahü anh” b<strong>un</strong>ları işitince,<br />

islâmiyyetde böyle iş olmaz. İslâmiyyet bozuk âdetleri<br />

kaldırmışdır, diyerek kabûl etmedi. Üç ay sonra Nil nehrinin<br />

suyu kesildi. Mısr halkı vatanlarından göç etmeğe başladı.<br />

Amr bin Âs “radıyallahü anh” bu hâli görüp, bir mektûb<br />

yazarak durumu hazret-i Ömere “radıyallahü anh” bil-<br />

– 289 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!