22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî “rahmetullahi aleyh”,<br />

(Mektûbât) kitâbının 2.cild 92.ci mektûb<strong>un</strong>da; hârikaları ve<br />

kerâmetleri ve Velî olmak için b<strong>un</strong>lara ihtiyâc olmadığını,<br />

kerâmet ve istidrâc sâhiblerinin nasıl ayırd edileceğini bildirmekdedir.<br />

Bu mektûb<strong>un</strong> tercemesi (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbında<br />

749.cu sahîfede vardır.]<br />

Rivâyet ol<strong>un</strong>ur ki, Fir’avn bir zemân Nil nehrinin yanına<br />

gelmişdi. O yürüdükce Nil akar, durdukca da dururdu. Şübhesiz<br />

ki, bu gibi hâller kerâmet değildir. Mekr-i ilâhîdir [aldatmadır].<br />

Sâhibinin perîşan olmasına, Hakdan son derece<br />

uzaklaşmasına ve mahrûmiyyetine sebeb olur. [Bekara sûresi<br />

26.cı âyet-i kerîmesinde meâlen], (... Bir çoğ<strong>un</strong>u şaşırtıp,<br />

sapdırır ve yine on<strong>un</strong> ile bir çoğ<strong>un</strong>u hidâyete erdirir...) buyuruldu.<br />

Hazret-i Îsâ “salevâtullahi alâ nebiyyinâ ve aleyhim” âhır<br />

zemânda, kıyâmete yakın, gökden inip, bizim Peygamberimizin<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” dîni ile, ya’nî islâmiyyet<br />

ile amel edecekdir. Salîbi [haçı] kırıp, içki ve domuza<br />

harâmdır, diyecekdir. Her ne kadar Peygamber efendimiz<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, âlem-i şehâdetde, bütün<br />

Peygamberlerden sonra ise de, âlem-i ervâhda onların evveli<br />

ve birincisidir. Nitekim, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi<br />

ve sellem” (Âdem aleyhisselâm su ile toprak arasında iken<br />

ben Peygamber idim!) buyurmuşdur. Arabî beyt tercemesi:<br />

Her ne kadar sûretde isem de ibni Âdem,<br />

Benim için onda babalığımı gösteren bir ma’nâ vardır.<br />

Bu hadîs-i şerîfin ma’nâsı şöyledir: Allahü teâlâ zâtından<br />

başka bir şeyin bul<strong>un</strong>madığı sonsuz öncelerde, önce kendi<br />

zât-ı mukaddesine, arada vâsıta olmaksızın yapdığı ilk tecellîde,<br />

herşeyin aslı önce Allahü teâlânın kendisinde idi. Bu<br />

mertebede, mevcûdâtın hakîkatleri zât-ı ilâhîden ayrı olmadıkları<br />

gibi, birbirinden de farklı değil idi. Bu mertebeye<br />

te’ayyün-i evvel veyâ Hakîkat-i Muhammedî denir. Diğer<br />

mevcûdâtın hakîkatleri, o hakîkatin cüz’leri ve tafsilâtıdır.<br />

Onların sûreti ile vâki’ olan tecellîler, gayb âleminde, o hakî-<br />

– 27 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!