22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ması için Abdüllah bin Amr bin Âsı hakem ta’yîn ediyorum,<br />

dedi. Abdüllah bin Amr o iki kimseden birine, b<strong>un</strong>u nasıl<br />

katl etdin diye sordu. O kimse üzerine hamle yapıp öldürdüm,<br />

dedi. Abdüllah bin Amr ona, hâyır b<strong>un</strong><strong>un</strong> kâtili sen<br />

değilsin, dedi. Sonra diğer şahsa nasıl katl etdin diye sordu.<br />

O kimse dedi ki, birbirimize hücûm etdik. Ben kuvvetli bir<br />

vuruşla vurdum. Atından yere düşdü. Dizleri üzerinde durup,<br />

Cebrâîl ve Mikâîl “aleyhimesselâm” arasında pişmân<br />

olacak kimse felâh bulmasın, dedi. Sonra sağına sol<strong>un</strong>a bakındı.<br />

Yanına yaklaşıp başını kesdim, dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine<br />

Abdüllah bin Amr o kimseye şu gümüşleri al ve Cehenneme<br />

gideceğini de bil, dedi. O şahs, ölürsek vay hâlimize! Öldürürsek<br />

vay bize dedi. Gümüşleri yere atıp “İnnâlillah ve<br />

innâ ileyhi râci’ûn” âyet-i kerîmesini okudu. Hazret-i<br />

Mu’âviye, Abdüllah bin Amra ne oldu dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine<br />

Abdüllah bin Amr şöyle dedi: Ben şâhidlik ederim ki, mescid<br />

yapılırken herkes bir taş getirdi. Ammâr bin Yâser iki<br />

taş getirdi. Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” işitdim,<br />

buyurdu ki: “Ey Ammâr! Seni isyân edenlerden bir gurub<br />

şehîd edecekdir. Sonra bana dönerek, ey Abdüllah,<br />

Ammârı katl edeni Cehennem ateşiyle müjdele buyurdu,<br />

dedi.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Alîye<br />

“radıyallahü anh”, yakın zemânda seninle Âişe “radıyallahü<br />

anhâ” arasında bir hâdise vukû’ bulacakdır, buyurdu. Bu Cemel<br />

vak’asına işâret idi. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” bu iş<br />

Eshâb arasında yalnız bana mı mahsûsdur, dedi. Resûlullah,<br />

evet yâ Alî buyurdu. Hazret-i Alî, o zemân ben Eshâbın en<br />

kötüsü olmuş olurum, dedi. Hâyır, öyle olmuş olmaz. Fekat<br />

o hâdise vukû’ bulur. Ona gâlib gelirsin ve onu tekrâr makâmına<br />

gönderirsin, buyurdu. Nitekim Cemel vak’asında hazret-i<br />

Alî gâlib geldi. Hazret-i Âişeye hurmet ve ikrâmda bul<strong>un</strong>arak,<br />

onu Medîneye gönderdi.<br />

¥ Hazret-i Alî “radıyallahü anh” Resûlullaha “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” Yemenden bir mikdâr altın gönderdi. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bu altınları Necid hal-<br />

– 268 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!