22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İçdik yâ Resûlallah dedim. Sonra elimdeki sütden biraz içip,<br />

sen de iç diye bana verdi. Biraz dahâ içiniz yâ Resûlallah, dedim.<br />

Biraz dahâ içip kabı bana verdi. Ben de içdim. Fekat<br />

beni bir gülme tutdu. Gülmekden yere düşdüm. Resûlullah<br />

bana ey Mikdâd! Bu senin yaramazlığından biridir. Sonra<br />

ben olan hâdiseyi anlatdım. Bu Allahü teâlânın rahmetinden<br />

başka bir şey değildir. Niçin bana haber vermedin. İki arkadaşını<br />

da uyandırsaydık, onlar da bu rahmetden nasîblenselerdi,<br />

buyurdu. Siz rahmete kavuşd<strong>un</strong>uz. Ben de kavuşdum,<br />

başkasının bu rahmete kavuşması veyâ kavuşmamasından<br />

endîşem yokdur, dedim.<br />

¥ Ebû Kursâfe “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Benim<br />

müslimân olmam şöyle vukû’ buldu: Bir annem bir de<br />

halam vardı. Halamı dahâ çok severdim. Koy<strong>un</strong>larımız vardı,<br />

onları otlatmaya giderdim. Giderken halam bana ey oğlum,<br />

sakın Muhammedin “sallallahü aleyhi ve sellem” yanına<br />

varma, seni sapdırır, derdi. Bir gün koy<strong>un</strong>ları otlakda bırakdım.<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

gitdim. Akşama kadar orada kaldım. Akşam koy<strong>un</strong>ları aç ve<br />

memeleri boş eve döndüm. Halam koy<strong>un</strong>lara ne oldu diye<br />

sordu. Bilmiyorum, dedim. Ertesi gün yine aynı şeklde yapdım.<br />

O gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: “Ey insanlar,<br />

hicret ediniz, islâma sıkı sarılınız. Cihâd devâm etdiği<br />

müddetçe hicret kesilmez” buyurdu. O gün de koy<strong>un</strong>ları önceki<br />

gün gibi eve götürdüm. Üçüncü gün yine Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetine gitdim ve müslimân<br />

oldum. Resûlullah ile müsâfehâ yaparak bî’at etdim. Sonra<br />

halamın ve koy<strong>un</strong>ların hâlinden şikâyet etdim. Koy<strong>un</strong>larını<br />

yanıma getir, buyurdu. Gidip getirdim. Mubârek elini koy<strong>un</strong>ların<br />

memelerine ve sırtlarına dok<strong>un</strong>durdu ve bereket ile<br />

düâ etdi. O ânda koy<strong>un</strong>ların hepsi semîz bir hâle geldi ve<br />

memeleri süt ile doldu. Koy<strong>un</strong>ları eve getirdim. Halam yavrum<br />

koy<strong>un</strong>ları hergün böyle otlat dedi. Bugün de hergün olduğu<br />

gibi otlatdım. Yalnız bu gün başka bir hâdise oldu, dedim.<br />

Hâdiseyi tek tek anlatdım. Müslimân olduğumu söyledim.<br />

Annem ve halam da müslimân oldular “radıyallahü anhüm”.<br />

– 251 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!