Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
¥ Rükeyn bin Sa’îd el-Müzenî “radıyallahü anh” şöyle<br />
anlatmışdır: Dörtyüz atlı kimse Resûlullahın “sallallahü<br />
aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a geldiler ve yemek istediler. Resûlullah,<br />
hazret-i Ömere “radıyallahü anh” b<strong>un</strong>lara birşeyler<br />
ver, buyurdu. Hazret-i Ömer bir sa’ hurmadan başka yiyecek<br />
birşeyim yok, dedi. Resûlullah yine, haydi b<strong>un</strong>lara birşeyler<br />
ver buyur<strong>un</strong>ca, peki, dedi. Hazret-i Ömerle evine gitdik.<br />
Evinin kapısını açdı. İçerde bir mikdâr hurma vardı. İstediğiniz<br />
kadar alıp götürünüz, dedi. Herbirimiz ihtiyâcımız kadar<br />
aldık. Dışarı çıkarken bakdık ki, sanki o hurmadan hiç<br />
alınmamış gibi aynen duruyordu.<br />
¥ Câbir bin Abdüllah “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />
Hurmalarımı Medînede bir yehûdîye satardım. Önce<br />
parasını alırdım. Hurmalar olg<strong>un</strong>laşınca toplayıp teslîm<br />
ederdim. Bir sene hurma az oldu. Toplarken yehûdî yanıma<br />
geldi. Yehûdîden borcum için biraz müddet istedim, vermedi.<br />
Durumu Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirdim.<br />
Eshâb-ı kirâma: “Kalkın gidelim. Yehûdîden Câbir için<br />
mühlet isteyelim” buyurdu. Hurma bağçemize geldiler. Resûlullah<br />
benim için yehûdîden mühlet istedi. Yehûdî, ey<br />
Ebel Kâsım, mühlet veremem, dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Resûlullah<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” hurma bağçesinin çevresini<br />
dolanıp geldi. Tekrâr yehûdîden mühlet istedi. Yine<br />
vermedi. Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” bir mikdâr<br />
hurma ikrâm etdim. O hurmalardan yidi. Sonra bana bu<br />
hurma bağçesinde senin ikâmet etdiğin yer neresidir diye<br />
sordu. Falan yerdir yâ Resûlallah, dedim. Oraya benim için<br />
bir döşek ser buyurdu. Döşeği serdim. Resûlullah orada biraz<br />
uyudu. Uyanınca, bir mikdâr hurma dahâ ikrâm etdim,<br />
yidiler. Sonra yine o yehûdîden mühlet istedi, fekat kabûl<br />
etmedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kalkıp hurma<br />
bağçesinin çevresinde gezindi. Sonra bana hurmaları<br />
topla ve borc<strong>un</strong>u öde, buyurdu. Hurmaları topladım ve borcumu<br />
temâmen ödedim. Bir o kadar hurma da artdı. Resûlullahın<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a varıp durumu<br />
arz etdim. “Şehâdet ederim ki, ben Allahın Resûlüyüm”<br />
buyurdu.<br />
– 247 –