22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eshâbdan yüzotuz kişi bir yolculukda idik. Resûlullah, içinizde<br />

hiç yiyeceği olan var mıdır, diye sordu. Eshâbdan birinde<br />

bir sa’ kadar [Bir sa’ 4,2 litredir] <strong>un</strong> bul<strong>un</strong>du. Hamur<br />

yapıp pişirdiler. Sonra bir müşrik geldi. Yanında bir koy<strong>un</strong>u<br />

vardı. Resûlullah ona koy<strong>un</strong>u satar mısın, yoksa hediyye mi<br />

edersin, buyurdu. Satılıkdır deyince, koy<strong>un</strong>u satın aldı. Koy<strong>un</strong>u<br />

kesip ciğerini kebâb yapdılar. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” koy<strong>un</strong><strong>un</strong> etinden yüzotuz kişinin herbirine<br />

bir parça verdi. O sırada bir kimse orada değildi. On<strong>un</strong> payı<br />

da ayrıldı. Kebâb yapılan ciğeri iki kap içine koydular. Hepimiz<br />

ondan yiyip doyduk. Kab içinde biraz da artmışdı. Sonra<br />

develeri yükleyip, yola devâm etdik.<br />

¥ Sümre bin Cündeb “radıyallahü anh” anlatmışdır: Bir<br />

gün Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a bir<br />

tabak yemek getirdiler. Sabâhdan öğleye kadar, bir gurub yiyip<br />

gitdi, bir başka gurub geldi. Birisi bana o tabağa başka<br />

yerden yemek konuyor mu diye sordu. Hâyır, ancak şuradan<br />

yardım geliyor diyerek, gökyüzüne işâret etdim.<br />

¥ Ümmü Evs “radıyallahü anhâ” şöyle anlatmışdır: Bir<br />

gün Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” hediyye olarak<br />

bir kab yağ gönderdim. O kabdaki yağdan biraz kalıncaya<br />

kadar yimişler. Sonra mubârek nefeslerini tabağa üfürüp,<br />

bereket ile düâ ederek, b<strong>un</strong>u Ümmü Evse götürünüz,<br />

buyurmuşlar. O kabı bana getirdiler. İçi yağ ile dolu idi. Kabın<br />

yağ ile dolu olduğ<strong>un</strong>u görünce, Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” hediyyemi kabûl etmeyip, geri göndermiş<br />

zan etdim. Huzûr<strong>un</strong>a gidip ağlayarak, yâ Resûlallah, benden<br />

ne günâh sâdır oldu da hediyyemi kabûl etmediniz, dedim.<br />

B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine durumu anlatıp hâtırımı hoş etdi. Tam<br />

bir tesellî ile sevinerek huzûr<strong>un</strong>dan ayrıldım. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” hayâtda olduğu müddetce, hazret-i<br />

Ebû Bekrin, hazret-i Ömerin ve hazret-i Osmânın “radıyallahü<br />

anhüm” halîfelikleri sırasında o yağdan devâmlı<br />

yidim, bitmedi. Sıffîn vak’asına kadar böyle devâm etdi. Ondan<br />

sonra bitdi.<br />

¥ Enes bin Mâlikin annesi Ümmü Selîm “radıyallahü anhâ”,<br />

Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” hediyye ola-<br />

– 245 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!