22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

cemâ’at toplanmışdı. Kalabalığın arasından geçip Resûlullaha<br />

iyice yaklaşmak istedim. Oradakiler bana biraz uzakda<br />

dur dediler. Beni bırakınız, Resûlullaha iyice yaklaşayım. Zîrâ<br />

bana Ondan dahâ sevgili kimse yokdur, dedim. Resûlullah<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, yaklaş, buyurarak, beni<br />

huzûr<strong>un</strong>a çağırdı. Mubârek dizlerinin dibine oturdum. Ey<br />

Vâbesa. Hayr ve şerden herşeyi sormak için geldin değil mi<br />

buyurdu. Evet yâ Resûlallah dedim. Mubârek parmaklarını<br />

göğsüme koydu ve “Ey Vâbesa, kalbinden fetvâ iste! Kalbine<br />

gelen şey iyi ise kalbin sükûnet bulur. Kalbinde tereddüt<br />

ve çarpma olursa o şey kötüdür, günâhdır. Sana başkaları fetvâ<br />

verseler bile sen kalbine bak!” buyurdu.<br />

¥ Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında iki kişi vardı.<br />

Birisi sohbetlere devâmlı gelirdi. Diğeri ise sohbetlere az<br />

gelir ve iyi ameli de az görülürdü. Sohbetlere devâmlı gelen<br />

kimse, bir gün Resûlullaha kıyâmet ne zemân kopacakdır diye<br />

sordu. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” “Kıyâmet<br />

için ne hâzırladın” buyurdu. Allahü teâlânın ve Resûlünün<br />

muhabbetini hâzırladım, dedi. Resûlullah ona, “Sen<br />

sevdiklerinle berâber olacaksın ve senin için hesâb yokdur”,<br />

buyurdu. Sohbetlere az gelen kimse vefât etdi. Resûlullah,<br />

“Biliyormus<strong>un</strong>uz, Allahü teâlâ o kişiyi Cennete koydu” buyurdu.<br />

Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” hayret ederek birbirlerine<br />

bakışdılar. Bu hâli o şahsın hanımına, yine hayretlerini<br />

belirterek söylediler. Hanımı şöyle dedi: Kocam her<br />

ezân ok<strong>un</strong>duğ<strong>un</strong>da, müezzin Lâ ilâhe illallah deyince, “Allahdan<br />

başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Her şehâdet<br />

edene, Allahü teâlânın kâfi geleceğine inanırım” derdi. Müezzin,<br />

Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah deyince de:<br />

“Her şehâdet eden gibi şehâdet ederim. Bu îmânım bana kâfidir”<br />

derdi. Bu sözleri duyanlar, Resûlullahın huzûr<strong>un</strong>a<br />

döndüklerinde, dahâ onlar bir şey söylemeden, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, o kimsenin hanımının anlatdıklarını<br />

söyledi ve Allahü teâlâ onu, bu sebeble Cennete koydu,<br />

buyurdu.<br />

¥ Ukbe bin Âmir el-Cühenî “radıyallahü anh” şöyle an-<br />

– 240 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!