22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

makdadır. Ya’nî, Allahü teâlâ, herşeyi bir sebeb altında yaratmakdadır.<br />

Bu sebeblere, iş yapabilecek te’sîr, kuvvet vermişdir.<br />

Bu kuvvetlere, tabî’at kuvvetleri, fizik, kimyâ ve biyoloji<br />

kanûnları diyoruz. Bir iş yapmamız, birşeyi elde etmemiz<br />

için, bu işin sebeblerine yapışmamız lâzımdır. Meselâ,<br />

buğday hâsıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek<br />

lâzımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü teâlânın<br />

bu âdeti içinde meydâna gelmekdedir. Allahü teâlâ,<br />

sevdiği insanlara, iyilik, ikrâm olmak için ve azılı düşmanlarını<br />

aldatmak için, b<strong>un</strong>lara, (Hârik-ul’âde) olarak, ya’nî âdetini<br />

bozarak, sebebsiz şeyler yaratıyor. [Her insanda nefs vardır.<br />

Nefs, Allahın düşmanıdır. Hep kötülük yapmak ister. İslâmiyyete<br />

uymak istemez. İslâmiyyete uyanların nefsleri temizlenir,<br />

düşmanlıkları kalmaz. Açlık çeken, sıkıntılı yaşıyan<br />

kâfirlerin nefsleri ise za’îfler. Kötülük yapamaz. B<strong>un</strong><strong>un</strong> için,<br />

Evliyâda ve papazlarda Hârikul’âde işler hâsıl olur.]<br />

1– Peygamberlerden “aleyhimüsselâm”, tam temiz oldukları<br />

için âdet-i ilâhiyye dışında ve kudret-i ilâhiyye içinde<br />

şeyler meydâna gelir. B<strong>un</strong>a (Mu’cize) denir. Peygamberlerin<br />

“salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” mu’cize göstermesi lâzımdır.<br />

2– Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” ümmetlerinin Evliyâsında,<br />

nefslerinin kötülükleri kalmadığı için âdet dışı meydâna<br />

gelen şeylere, (Kerâmet) denir. İbni Âbidîn, Mürtedleri<br />

anlatırken diyor ki, [(Mu’tezile) ve (Vehhâbî)ler, kerâmete<br />

inanmadı. İmâm-ül-haremeyn ve İmâm-ı Ömer Nesefî ve<br />

birçok âlimler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, kerâmetin<br />

câiz olduğ<strong>un</strong>u isbât etmişlerdir.] Evliyânın kerâmet<br />

göstermesi lâzım değildir. B<strong>un</strong>lar, kerâmet göstermek istemez.<br />

Allahü teâlâdan utanırlar.<br />

3– Ümmet arasında, Velî olmıyanlardan meydâna gelen<br />

âdet dışı şeylere, (Firâset) denir.<br />

4– Fâsıklardan, günâhı çok olanlardan zuhûr ederse (İstidrâc)<br />

denir ki, derece derece, kıymetini indirmek demekdir.<br />

– 24 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!