22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lem” gadablandı, mubârek yüzünün rengi değişdi ve “Kim<br />

bana isnâden yalan söylerse Cehennemdeki yerini hâzırlasın”<br />

buyurdu. Sonra o iki kimseye, hemen gidin, eğer onu<br />

sağ bulursanız, öldürünüz ve ateşe atınız. Fekat öyle zan e-<br />

diyorum ki, siz vardığınızda on<strong>un</strong> işi temâm olmuş, ölmüş<br />

bulurs<strong>un</strong>uz. Fekat onu ateşde yakınız, buyurdu. O iki sahâbî<br />

Kubâya döndüler. Ebû Cüz’a bevl etmek için bir yere<br />

oturduğu sırada âniden bir yılanın onu sokup öldürmüş olduğ<strong>un</strong>u<br />

haber aldılar.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Ümmü Varakayı<br />

“radıyallahü anhâ” ziyâret eder ve ona şehîde derdi. Bir<br />

kölesi ve bir de câriyesi vardı. Onları müdebber etmişdi.<br />

Ya’nî vefâtından sonra serbest olacaklarını söylemişdi.<br />

Emîr-ül mü’minîn Ömerin “radıyallahü anh” halîfeliği sırasında<br />

köle ve câriye anlaşarak Ümmü Varakayı şehîd etdiler.<br />

Hazret-i Ömer b<strong>un</strong>u haber alınca, sadakallahu ve Resûlühü,<br />

Resûlullah dâimâ, haydi kalkınız, gidip şehîdeyi ziyâret<br />

edelim buyururdu, dedi.<br />

¥ Bir gün Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”<br />

islâm düşmanı Hâlid bin Nebîhden bahsederek, onu kim öldürerek<br />

benim gönlümü on<strong>un</strong> sıkıntısından kurtarır, buyurdu.<br />

Eshâb-ı kirâmdan Abdüllah bin Üneys “radıyallahü teâlâ<br />

anh” ben gidip onu öldürürüm. Yalnız o nasıl bir kimse,<br />

bana on<strong>un</strong> vasfını bildiriniz yâ Resûlallah dedi. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, onu görünce kalbine bir korku<br />

gelir, buyurdu. Abdüllah bin Uneys “radıyallahü teâlâ anh”<br />

şöyle demişdi. Resûlullah böyle buyur<strong>un</strong>ca, yâ Resûlallah,<br />

Sizi hak Peygamber olarak gönderen Allah hakkı için, ömrümde<br />

hiç kimseden korkmadım dedim. Hâlid bin Nebîh<br />

Arafâtda idi. Abdüllah bin Üneys “radıyallahü anh” onu<br />

Arafâtda buldu. B<strong>un</strong>dan sonrasını şöyle anlatır: Oraya gitdim.<br />

Güneş batmadan bir kişi gördüm. O kişiyi görünce kalbime<br />

bir korku düşdü. Anladım ki o, Hâlid bin Nebîhdir. Bana<br />

sen kimsin, dedi. Bir işim var. On<strong>un</strong> için dolaşıyorum. Bu<br />

gece seninle kalabilirim, dedim. Peki peşimden gel, dedi.<br />

Onu ta’kîb etdim. Acele ile ikindi nemâzını kıldım. Beni gö-<br />

– 238 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!