Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
lem” huzûr<strong>un</strong>a gelip, durumu bildirdi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine, “O<br />
şahs ümmetim arasında fitne çıkaracakdır. Eğer onu öldürseydin,<br />
ümmetimden iki kişi arasında aslâ muhâlefet çıkmazdı.<br />
Benî İsrâîl yetmişbir fırkaya ayrıldı. Çok geçmeden benim<br />
ümmetim de yetmişüç fırkaya ayrılır. Bir fırka hâriç, diğerleri<br />
Cehennemdedir” buyurdu.<br />
¥ Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbına,<br />
yârın herkes bir sadaka getirsin, buyurdu. Utbe bin<br />
Zeyd “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: O gece Allahü teâlâya<br />
şöyle münâcâtda bul<strong>un</strong>dum: “Yâ Rabbî! Resûlünün<br />
bize sadaka getirmemizi emr etdiğini biliyors<strong>un</strong>. Benim sadaka<br />
edecek hiç bir şeyim yokdur! Ben de kendi kendimi, şânımı<br />
sadaka ediyorum” dedim. Sabâh ol<strong>un</strong>ca, Eshâb-ı kirâmın<br />
herbiri bir sadaka getirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />
ve sellem” bana bakdı ve “Dün gece kendi şânını sadaka<br />
eden kimse nerededir?” buyurdu. Hiç kimse cevâb vermedi.<br />
Yine buyurdular ki: Dün gece kendi şânını sadaka eden kimse<br />
nerededir? Yine hiç kimse cevâb vermedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine<br />
ben ayağa kalkıp, o kimse benim yâ Resûlallah, dedim. Resûlullah<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” üç def’a, “Allahü teâlâ<br />
sadakanı kabûl etdi” buyurdu.<br />
¥ Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Resûlullah<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” bana Ramezân ayının<br />
zekâtını korumamı emr buyurdu. Bir gece bir kimse gelip, o<br />
zekât malından alırken onu yakaladım. Seni Resûlullahın<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a götürürüm, dedim.<br />
Beni salıver, bir dahâ gelmem. Bu işi çoluk çocuğum çok<br />
muhtâc olduğu ve çok fakîr olduğum için yapdım, dedi. Ben<br />
de acıyıp salıverdim. Sabâhleyin Resûlullahın “sallallahü<br />
aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gitdim. Ey Ebâ Hüreyre! Dün<br />
geceki esîrini ne yapdın, buyurdu. Yâ Resûlallah! Annem,<br />
babam sana fedâ ols<strong>un</strong>. Çoluk çocuğum muhtâc ve çok fakîrim,<br />
dedi. Ben de acıyıp serbest bırakdım, dedim. Resûlullah<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” o yalan söyledi, yine gelecek,<br />
buyurdu. Onu gözetledim. Geldi ve yakaladım. Sen beni serbest<br />
bırak, bir dahâ gelmem demedin mi, diye sordum. Bu<br />
– 232 –