22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mızda bir oğlan çocuğu vardı. O çocuğ<strong>un</strong> bir gün önce sağ<br />

kolu kırılmışdı. Kol<strong>un</strong><strong>un</strong> yanlarına küçük tahta parçaları koyup<br />

sargıyla sarmışdık. Resûlullah o çocuğu yanına çağırdı.<br />

Kol<strong>un</strong>daki sargıları çözüp açdı. Sonra mubârek elini çocuğ<strong>un</strong><br />

kırık kol<strong>un</strong>a sürdü. O ânda çocuğ<strong>un</strong> kolu iyileşdi. Hangi<br />

kol<strong>un</strong><strong>un</strong> kırıldığını oradakiler fark edemediler. Sonra yemek<br />

getirdiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” o çocuğa<br />

sağ elinle yi buyurdu. Yemekden sonra o çocuğa bu sargıları<br />

al evine götür, buyurdu. Çocuk o sargıları alıp evine<br />

gitdi. Giderken kavminden îmân etmemiş olan bir ihtiyâra<br />

rastladı. İhtiyâr kimse, çocuğ<strong>un</strong> elinde sargıları görünce, bu<br />

ne hâldir diye sordu. Çocuk, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” kırık kolumdaki sargıları çözdü ve mubârek elini koluma<br />

sürdü. O ânda kolum iyileşip, sapasağlam oldu, dedi. O<br />

ihtiyâr kimse b<strong>un</strong>ları işitdikden sonra hemen Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gidip, îmân etdi.<br />

¥ Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Ebû<br />

Talhanın “radıyallahü anh” gâyet tenbel ve hiç iyi gitmeyen<br />

atına bindi. Resûlullah o ata bindikden sonra, at öyle hızlandı<br />

ve çevikleşdi ki, hiçbir at ona yetişemedi.<br />

¥ Şerhabil Ca’fî “radıyallahü teâlâ anh” şöyle anlatmışdır:<br />

Elimde bir ur çıkmışdı. Birgün Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gidip, yâ Resûlallah, elimdeki bu<br />

ur sebebiyle kılıç kullanamıyorum ve atın dizginlerini tutamıyorum,<br />

dedim. Yanıma yaklaş buyurdu. Huzûr<strong>un</strong>a yaklaşdım.<br />

Elini aç buyurdu, açdım. Mubârek nefesini elime üfürdü<br />

ve mubârek elini elime sürdü. O ânda elimdeki şişlik temâmen<br />

kayboldu.<br />

¥ Câbir bin Abdüllah “radıyallahü teâlâ anh” anlatmışdır:<br />

Hastalanmışdım. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” ile beni görmeğe<br />

geldiler. Ben kendimden geçmişdim. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” abdest almış ve abdest aldığı sudan benim<br />

üzerime dökmüş. Kendime geldiğimde hastalığım temâmen<br />

iyileşmişdi.<br />

– 229 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!