22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

¥ Ziyâd bin Hâris es-Sadâi şöyle anlatmışdır: Mensûb olduğum<br />

kavm Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

gidip şöyle dediler: Yâ Resûlallah! Bizim bir kuyumuz<br />

vardır. Yaz gelince suyu azalır ve bize yetmez. Yazın su<br />

bulmak için etrâfa dağılırdık. Kışın yine bir araya toplanırdık.<br />

Şimdi etrâfımıza düşmânlar geldi. Eğer çevreye dağılırsak<br />

bizi öldürürler. Düâ buyur<strong>un</strong>uz da kuyumuzdaki su bize<br />

ve davârlarımıza yetsin, dediler. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” yedi dâne çakıl taşı istedi. Mubârek ellerini bu<br />

taşlara sürdü ve düâ etdi. Bu taşları Allahü teâlânın ismini<br />

söyliyerek o kuyuya birer birer atınız, buyurdu. Buyurduğu<br />

gibi yapdılar. O kuy<strong>un</strong><strong>un</strong> suyu öyle çoğaldı ki, gece-gündüz<br />

devâmlı su çekseler de bir damla eksilmezdi.<br />

¥ Emîr-ül mü’minîn hazret-i Ebû Bekrin “radıyallahü<br />

anh” kölesi Sa’d şöyle anlatmışdır: Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” ile bir seferde berâber idik. Bir yerde konaklamışdık.<br />

Bana, yâ Sa’d, falan yere git. Orada bir keçi<br />

var, sütünü sağ getir, buyurdu. Ben o yeri biliyordum. Orada<br />

hiç keçi yokdu. Oraya gidip bakdım, bir keçi duruyordu. Memeleri<br />

süt ile dolu idi. Yaklaşıp keçiyi sağdım. Kâfilenin hareket<br />

zemânı geldi. Keçinin yanına bir kimseyi bırakdım.<br />

Ben yolculuk hâzırlığı ile meşgûl iken, keçi kayboldu. Ne kadar<br />

aradıysam da bulamadım. Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gitdim. Yâ Sa’d, niçin geç kaldın, buyurdu.<br />

Yâ Resûlallah! Yolculuk hâzırlığı ile meşgûl oldum.<br />

Sütünü sağdığım keçi de kayboldu. Ne kadar aradıysam da<br />

bulamadım, dedim. Onu sâhibi aldı gitdi, buyurdu. Doğru<br />

söylüyors<strong>un</strong>uz yâ Resûlallah, dedim.<br />

¥ İbni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” şöyle anlatmışdır:<br />

Bir kadın Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

bir oğlan çocuğu getirdi. Yâ Resûlallah! Bu oğlumu her<br />

sabâh ve akşam cinnîler tutuyor. Deli gibi hareketler yapıyor,<br />

dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek eliyle<br />

çocuğ<strong>un</strong> göğsünü sıvazladı ve düâ etdi. O ânda çocuk kusdu.<br />

Karnından köpek yavrusu gibi siyâh bir şey çıkdı. Çocukda<br />

görülen önceki hâller artık bir dahâ görülmedi.<br />

– 227 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!