22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sûlullah buyurdu ki: Bana eziyyet etdin. Çağırdığın sırada ben<br />

Rabbime ibâdet ediyordum. Bir hâcet için Ona düâ ediyordum.<br />

Allahü teâlâ ben nemâz kılıncaya kadar güneşi yerinde<br />

durdurur. Nitekim Süleymân bin Dâvüd “aleyhimesselâm”<br />

bir dünyâ işi ile meşgûl iken, nemâz vakti geçdi. Allahü teâlâ<br />

on<strong>un</strong> için güneşi geri gönderdi, buyurdu. O kimse ben kısâs<br />

yapmam yâ Resûlallah, dedi. Öyleyse bana hakkını halâl et,<br />

bağışla, buyurdu. O kimse, yâ Resûlallah, asıl bağışlanmaya<br />

ben muhtâcım, dedi. Sonra Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” onu azâd etmek için bir deveye satın aldı ve “Adâlet<br />

Rabbimizdendir” buyurdu.<br />

¥ İbni Abbâs “radıyallahü anhümâ” şöyle anlatmışdır:<br />

Bir kimse Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

geldi. Allahın Resûlü olduğ<strong>un</strong>a delîlin nedir, dedi. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” hurma ağacını çağırıp, getirirsem<br />

îmân edermisin buyurdu. Evet deyince, hurma ağacını<br />

yanına çağırdı. Ağaç geldi. O kimse hemen îmân etdi.<br />

Bir rivâyete göre ise, Resûlullah o hurma ağacından bir salkım<br />

hurmayı çağırmışdır. Hurma salkımı ağaçdan kopup yere<br />

düşdü ve sıçraya sıçraya geldi. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” hurma salkımına yerine geri git deyince de, yerine<br />

gitmişdir. O şahs ben şehâdet ederim ki, Sen Allahın<br />

Resûlüsün diyerek îmân etmişdir.<br />

¥ Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kazâ-i<br />

hâcet için sahrâya çıkdılar. Tenhâ bir yer bulamadılar. Eshâb-ı<br />

kirâmdan birine: Şu ağaca söyle, öbür ağacın yanına<br />

gitsin, buyurdu. O sahâbe gösterilen ağacı çağırdı. O ağaç<br />

diğer bir ağacın yanına gitdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” o ağaçların arkasında kazâ-i hâcet yapdılar. Sonra<br />

o ağaca yerine git deyince, ağaç yerine gitdi.<br />

¥ Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Birgün<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile Kubâ tarafına<br />

gitdik. Bir dıvâra rastladık. Orada bir deve vardı. O deve ile<br />

su taşırlardı. Deve, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

görünce, başını yere koydu. Eshâb-ı kirâm, yâ Resûlallah, biz<br />

sana secde etmeğe deveden dahâ çok müstehakız, dediler.<br />

– 222 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!