22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Nebî ve Resûllerden ba’zıları dahâ üstündür. Allahü teâlâ<br />

Kur’ân-ı kerîmde [Bekara sûresi 253.cü âyet-i kerîmede meâlen],<br />

(Bu Peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen<br />

özellikler ile diğerlerinden üstün kıldık...) buyurmuşdur. Sülemî,<br />

(Hakâik) kitâbında şöyle yazmışdır: Sehl “rahimehullah”<br />

buyurdu ki, Peygamberlerden ba’zısının ba’zısından üstün<br />

kılınması, ma’rifet ve tâ’at husûs<strong>un</strong>dadır. Cüneyd-i Bağdâdî<br />

“rahimehullah”, Temyîz ve sırrı saklamak bakımındandır,<br />

buyurdu. Ba’zı âlimler; cömerdlik ve ahlâk bakımından,<br />

ba’zıları ise hilm ve hilkatdendir, demişlerdir. Yine âlimlerden<br />

bir kısmı, bu üstünlük, sözüne güvenirlik ve tevekkül bakımından<br />

demişlerdir. Bir kısmı da nefsin hîlelerini ve şeytânın<br />

vesveselerini bilmek bakımındandır, demişlerdir. Fekat,<br />

Peygamberler hakkında bu bakımdan fazîletlidir diye ta’yîn<br />

etmek meşrû’ değildir. [Emânet, sıdk, teblîg, adâlet, ismet,<br />

fetânet, emnül-azl sıfatlarının bütün Peygamberlerde bul<strong>un</strong>duğ<strong>un</strong>a<br />

inanmak lâzımdır.] Nitekim Resûlullah “sallallahü<br />

teâlâ aleyhi ve sellem” şöyle buyurmuşdur: (Peygamberler<br />

arasında ayırım yapmayınız!). Ancak biz, Peygamberimizin<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” dahâ fazîletli olduğ<strong>un</strong>u biliriz.<br />

Çünki On<strong>un</strong>, diğer Peygamberlerden fazîletli olduğu nâss<br />

ile, ya’nî âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ile sâbitdir. Hadîs-i<br />

şerîfde şöyle bildirilmişdir: (Ben, Âdem oğullarının seyyidiyim,<br />

öğünmüyorum!). (Ben önce ve sonra gelenlerin en kerîmiyim,<br />

öğünmüyorum!) Hazret-i Muhammed “aleyhi minessalevâti<br />

efdalühâ ve minettehiyyâtü ekmelühâ” hâtemün<br />

nebiyyîn [Son Peygamber olarak] ve Seyyidil mürselîn [Bütün<br />

resûllerin en üstünü olarak], âlemlere rahmet ve kıyâmet<br />

gününün şefâ’atcisidir. Nitekim bu husûs âyet-i kerîme ile<br />

sâbit olmuşdur. Allahü teâlâ [Ahzâb sûresi 40.cı âyetinde<br />

meâlen], (Muhammed, erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir.<br />

Fekat o, Allahın resûlü ve Peygamberlerin son<strong>un</strong>cusudur.)<br />

ve [Enbiyâ sûresi 107.ci âyetinde meâlen] (Ey Resûlüm!<br />

Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik!) buyurmuşdur.<br />

[(Mektûbât Tercemesi) kitâbında 44.cü mektûbu<br />

okuy<strong>un</strong>uz!]<br />

– 22 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!