22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aldığını anladım. Annem içerden, ey Ebû Hüreyre, biraz<br />

sabr eyle, diye seslendi. Biraz sonra elbisesini giyip kapıyı açdı<br />

ve innî eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden<br />

abdühü ve Resûlühü diyerek müslimân olduğ<strong>un</strong>u bildirdi.<br />

Ben hemen koşarak Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” huzûr<strong>un</strong>a gitdim. Sevincimden ağlayarak, müjde yâ<br />

Resûlallah, annem hakkındaki düânız kabûl ol<strong>un</strong>du, dedim.<br />

Sonra, yâ Resûlallah, bir düâ dahâ ediniz de Allahü teâlâ insanların<br />

kalbinde ben ve annemi sevgili eylesin ve onları da<br />

bizim kalbimizde sevgili eylesin, dedim. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” b<strong>un</strong><strong>un</strong> için de düâ buyurdu. Hiçbir<br />

mü’min yokdur ki, benim adımı işitsin de beni sevmemiş ols<strong>un</strong>.<br />

¥ Bir yehûdî, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

için süt sağmışdı. “Yâ Rabbî ona cemâl, güzellik ver” diye<br />

düâ buyurdu. O yehûdînin saçları yetmiş yaşına kadar ağarmadı.<br />

¥ Nâbiga adlı bir şâir, bir gün şi’rini Resûlullaha “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” okudu. Resûlullah on<strong>un</strong> hakkında,<br />

“Allahü teâlâ ağzını bozmasın, dağıtmasın” diye düâ etdi.<br />

Nâbiga yüzyirmi sene yaşadığı hâlde ağzından bir dişi düşmedi.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek elini<br />

Kays bin Zeydin başına koyup, Ey Kays! Allahü teâlâ sana<br />

bereket versin, diye düâ etdi. Kays bin Zeyd yüz sene yaşadı<br />

ve hiç başı ağrımadı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

mubârek elinin dok<strong>un</strong>duğu saçları hiç ağarmadı ve hiç<br />

ihtiyârlamadı.<br />

¥ Câbir bin Abdüllah “radıyallahü anh” anlatır: Gazvelerden<br />

birine Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile birlikde<br />

çıkmışdım. Birgün bir ağacın gölgesinde otururken,<br />

Resûlullah bul<strong>un</strong>duğum yere geldi. Yâ Resûlallah, gölge yere<br />

buyur<strong>un</strong>, dedim. Teşrîf edip, oturdu. Yanımda salatalık<br />

vardı. Çıkarıp Resûlullaha ikrâm etdim. B<strong>un</strong>u nereden buld<strong>un</strong><br />

diye sordu. Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”,<br />

– 215 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!