Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
se şöyle anlatdı: Benim adım Gassân bin Mâlik Âmirdir. Bizim<br />
memleketimizde bir put vardı. On<strong>un</strong> önünde kurbanlar<br />
keserdik. Bir gün Isâm adında bir kimse, o put<strong>un</strong> önünde<br />
kurban kesdi. Âniden o putdan, “Ey Isâm, ey Isâm, günler<br />
temâm oldu, islâm geldi. Putların bâtıl olduğu ortaya çıkdı.<br />
Boşa kan akıtmak yasaklandı. Sıla-ı rahm emr edildi. Tevhîd<br />
inancı apaçık ortaya çıkdı, vesselâm” diye bir ses işitdiğini ve<br />
korkduğ<strong>un</strong>u bana anlatdı. Sonra yine Târık adında birisi dahâ<br />
o put<strong>un</strong> önünde kurban keserken: Ey Târık, ey Târık, sâdık<br />
Nebî gönderildi. Azîz olan Hâlıkdan apaçık bir vahyle<br />
geldi, diye bir ses işitdiğini anlatdı. Artık senin haberin bizim<br />
diyârda yayıldı. B<strong>un</strong>ları işitdikden birkaç gün sonra, ben de<br />
o put<strong>un</strong> önünde kurban kesdim. Kurbanı kesdikden sonra, o<br />
put<strong>un</strong> içinden yüksek bir ses açık bir dille şöyle dedi: “Ey<br />
Gassân! Tıhâmeden (Hicâzdan) çıkan Peygamber hakdır.<br />
Ona tâbi’ olan selâmet bulur. On<strong>un</strong>la mücâdele eden pişmân<br />
olur. On<strong>un</strong> islâma da’veti kıyâmete kadardır.” B<strong>un</strong>ları<br />
putdan işitdikden sonra put yukarı doğru kalkdı ve yüzüstü<br />
yere düşdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı<br />
kirâm “radıyallahü anhüm ecma’în” b<strong>un</strong>ları duy<strong>un</strong>ca,<br />
Allahü ekber diyerek, tekbîr getirdiler. Gassân bin Mâlik<br />
ise, yâ Resûlallah bu ma’nâda üç beyt söyledim. Müsâade<br />
ederseniz o beytleri okuyayım dedi. Müsâade edildi ve o<br />
beytleri okudu.<br />
¥ Abbâs bin Mirdâs “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />
Sıcak bir günde develerimin arasında oturuyordum. Âniden<br />
beyâz bir deve kuş<strong>un</strong><strong>un</strong> üstüne binmiş, bembeyâz elbiseli bir<br />
kimse karşıma çıkdı. Ey Abbâs bin Mirdâs! Salı günü iyilik<br />
ve takvâ ile gönderilen ve Kusvâ devesinin sâhibi olan kimseyi<br />
görmedin mi, dedi. Korkdum ve develerimin arasından<br />
çıkıp tapmakda olduğum dımad adındaki putum<strong>un</strong> yanına<br />
gitdim. Put<strong>un</strong> içinden birdenbire bir ses geldi, şöyle diyordu:<br />
“Süleymoğulları kabîlelerine söyle ki, Muhammed aleyhisselâma<br />
salât ve selâm getirilmeden önce, ötedenberi tapılmakda<br />
olan dımad putu yıkıldı ve mescid ehli ondan kurtuldu.<br />
Meryemoğlu Îsâdan “aleyhisselâm” sonra nübüvveti ve hidâ-<br />
– 210 –