22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Vâkı’a sûresi 22, 23.cü âyet-i kerîmelerini okudu. O yehûdî<br />

yâ Resûlallah, o hûrîlerden biri için bana kefîl olur mus<strong>un</strong>,<br />

dedi. Birine değil, yetmişine birden kefîl olurum, buyurdu.<br />

Yehûdî îmân edip müslimân oldu. İslâmiyyetin emrlerine<br />

gâyet iyi uydu. Sonra da vefât etdi. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” cenâze nemâzını kıldırdı. Kabre koydu ve<br />

kabrinin içine inip uz<strong>un</strong> müddet kaldı. Kabrden çıkdığında<br />

mubârek alnı terlemişdi ve gömleğinin yakası yırtılmışdı. Eshâb-ı<br />

kirâm “aleyhimürrıdvân” b<strong>un</strong><strong>un</strong> sebebini sorduklarında:<br />

Kabre çok hûrî hücûm etdi. Hepsi ben on<strong>un</strong> olacağım diyordu.<br />

Güçlükle yetmiş hûri ayırdık. Bu arada yakamı yırtdılar,<br />

buyurdu.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Ebû<br />

Bekr, hazret-i Ömer, hazret-i Osmân ve hazret-i Alî “radıyallahü<br />

anhüm ecma’în” ile birlikde bir gün, Ebû Heysem<br />

bin Teyhânın evine gitdiler. Ebû Heysem, hoş geldiniz yâ<br />

Resûlallah ve eshâbı! Evimi şereflendirseniz de size ikrâmda<br />

bul<strong>un</strong>sam diye dâimâ arzû ederdim. Bu gün ise evimde az bir<br />

yiyecek vardı. Fekat onu komşulara verdim, dedi. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, (çok iyi yapmışsın, Cebrâîl<br />

aleyhisselâm bana komşu hakkında o kadar çok vasıyyetlerde<br />

bul<strong>un</strong>du ki, komşuların birbirlerine mîrâscı olacağını zan<br />

etdim!) buyurdu. Evin bağçesinde bir hurma ağacı görüp, ey<br />

Ebâ Heysem, izn verir misin şu hurma ağacından hurma toplayalım,<br />

buyurdu. Yâ Resûlallah! O hurma ağacı hiç hurma<br />

vermedi. Siz bilirsiniz, dedi. Resûlullah, Allahü teâlâ o ağaçdan<br />

çok hurma verecekdir, buyurdu. Alîye “radıyallahü<br />

anh” bir bardak su getir, buyurdu. Hazret-i Alî “radıyallahü<br />

anh” bir bardak su getirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” bardakdaki suy<strong>un</strong> bir kısmını içdi. Bir kısmını da<br />

mubârek ağzında çalkalayıp, o hurma ağacının üzerine dökdü.<br />

Hemen o ânda ağacın üzerinde hurma salkımları görüldü.<br />

Hurmaların bir kısmı tâze, bir kısmı kuru idi. Hurmaları<br />

topladılar. Tam yetecek kadardı. Sonra Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” buyurdu ki: Bu Allahü teâlânın size kıyâmet<br />

gününde vereceği ni’metlerdendir.<br />

– 207 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!