22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ütün kadınlar on<strong>un</strong> güzel elbiselerine hayrân kaldılar. Birbirlerine<br />

böyle güzel elbiseleri nereden almışlar, diyorlardı.<br />

Hazret-i Fâtıma, yâ Resûlallah niçin bana öyle görünmedi<br />

ki, ben de sevineydim, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem”, o elbiselerin güzelliği senin üzerine örtülmesindedir.<br />

Onları sana göstermediler ve sen görmedin, buyurdu.<br />

¥ Yemende bir su vardı. O sudan kim içse ölüyordu. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” o suya haber gönderdi<br />

ve buyurdu ki: Herkes müslimân oldu, sen de müslimân ol.<br />

Ondan sonra o sudan içen hiçbir kimse ölmedi. Ancak hummâ<br />

hastalığına tutulurdu.<br />

¥ Eshâb-ı kirâmdan bir zât şöyle anlatmışdır: Medîneye<br />

gelip îmân etdim. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

huzûr<strong>un</strong>dan hiç ayrılmazdım. Bir gece akşamla yatsı vakti<br />

arasında Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” dışarı çıkdı.<br />

Bana islâmiyyetin hükmlerini öğretdi. Her nasılsa, o gece<br />

gök gürleyip şimşek çakdı. Her taraf iyice karardı ve şiddetli<br />

yağmur yağdı. Biz yâ Resûlallah, evlerimize nasıl gideceğiz<br />

dedik. Ben sizi evlerinize ulaşdırırım. Size aslâ bir sıkıntı<br />

erişmez, buyurdu. Sonra bekleyiniz buyurdu. Biz de bekledik.<br />

Mescidden dışarı çıkdı. Her tarafı koyu bir karanlık kaplamışdı.<br />

Gökden devâmlı yağmur yağıyordu. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bize, evlerinize doğru yürüyüp<br />

gidiniz, buyurdu. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine evlerimize gitmek üzere yürüdük.<br />

Hiç birimize yağmur dok<strong>un</strong>madı. Elbiselerimiz de ıslanmadı.<br />

¥ İbni Abbâs “radıyallahü anhümâ” anlatır: Gâyet güzel<br />

yüzlü bir yehûdî vardı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

sohbetlerinde devâmlı bul<strong>un</strong>urdu. Bir gün Resûlullah o<br />

yehûdîye, senin gibi güzel yüzlü bir kimsenin Cehennemde<br />

yanmasına acıyorum, buyurdu. Yehûdî ben dînimi başka biri<br />

için terk etmem, dedi. O yehûdî yine bir gün Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetine gelmişdi. Resûlullah<br />

hûrîlerden bahseden ve meâl-i şerîfi, (Onlar için, iri gözlü<br />

(güzel yüzlü) hûrîler de var. Gün görmemiş inci misâli) olan<br />

– 206 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!