Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
hepimize gâlib gelirsiniz, dediler. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Resûlullah<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem”, ben yalnız hepinize karşı olayım<br />
buyurdu. O gün akşama kadar ok atdılar. Akşam ol<strong>un</strong>ca birbirlerinden<br />
ayrıldılar, bakdılar ki berâbere kalmışlar.<br />
¥ Ebû Sa’îd Hudrî “radıyallahü anh” nakl eder. Medînenin<br />
çevresinde bir çoban koy<strong>un</strong> otlatıyordu. Bir kurt sürüden<br />
bir koy<strong>un</strong> kapmak istedi. Çoban mâni’ oldu. Kurt kuyruğ<strong>un</strong><strong>un</strong><br />
üzerine oturup dile geldi ve şöyle dedi. Allahü teâlâdan<br />
korkmuyor mus<strong>un</strong> da, benim rızkıma mâni’ oluyors<strong>un</strong>! Çoban<br />
ne acâib işdir, kurt insan gibi konuşuyor, deyince, kurt:<br />
B<strong>un</strong>dan dahâ acâibi şudur ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />
sellem” Medînede halka geçmiş ümmetlerin hâllerini söylüyor,<br />
dedi. Çoban koy<strong>un</strong>larını acele acele sürerek, Medîneye<br />
yakın bir yere geldi. Koy<strong>un</strong>larını emniyyetli bir yere bırakdı.<br />
Sonra Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a gidip,<br />
başından geçenleri anlatdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />
ve sellem” dışarı çıkdı ve çobana kurd<strong>un</strong> sana söylediği şeyleri<br />
halka anlat, buyurdu. Çoban yüksek bir yere çıkıp, olanları<br />
bir bir anlatdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />
çoban doğru söyledi. Yırtıcı hayvânların insanlar ile konuşması<br />
kıyâmet alâmetlerindendir, buyurdu.<br />
¥ İhbân bin Üveys, Hüza’a kabîlesinin koy<strong>un</strong>larını otlatıyordu.<br />
Bir kurt âniden sürüden bir koy<strong>un</strong> kapıp parçaladı.<br />
İhbân, vallahi ben hiç böyle zâlim bir kurt görmedim, diyerek,<br />
koy<strong>un</strong>u kurtdan almak için peşinden koşdu. Kurt dile<br />
gelip, ey İhbân! Allahü teâlânın verdiği nasîbimden beni<br />
mahrûm mu etmek istiyors<strong>un</strong>, dedi. İhbân şaşırıp, acâib bir<br />
iş, kurt konuşuyor, dedi. Kurt; b<strong>un</strong>dan dahâ şaşılacak şey,<br />
Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” Medînede sizi Allahü<br />
teâlânın kitâbına da’vet ediyor, siz ondan gâfilsiniz, dedi.<br />
İhbân, ben Muhammedin “aleyhisselâm” huzûr<strong>un</strong>a gitsem,<br />
koy<strong>un</strong>larıma kim bakar, dedi. Kurt bana yetecek kadar<br />
koy<strong>un</strong> ayırır isen, koy<strong>un</strong>lara ben bakarım. Ayırdığından fazlasına<br />
da dok<strong>un</strong>mam, dedi. İhbân, kurda birkaç koy<strong>un</strong> ayırıp,<br />
sürüyü bırakarak, bir gurub çobanla Medîneye gitdi.<br />
Medîneye vardıklarında, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />
– 204 –