22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kalkmasın! Develeri sıkı bağlayın!) buyurdu. O gece şiddetli<br />

rüzgâr esdi. Her nasılsa iki kişi gece yerinden kalkmışdı.<br />

Rüzgâr onları alıp götürdü ve uzak dağlara bırakdı.<br />

¥ Ebû Zer Gıfârî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Tebük seferine çıkdığı<br />

sırada, benim gâyet za’îf ve yürümez bir devem vardı.<br />

Birkaç gün devemi besleyeyim de, sonra gidip Resûlullaha<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” yetişirim, dedim. Devemi birkaç<br />

gün yemle besledim. Sonra yola çıkdım. Bir yere kadar<br />

varınca devem çökdü kaldı ve yerinden kalkmadı. B<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

üzerine eşyâlarımı sırtıma alıp, şiddetli sıcak altında Tebük<br />

yol<strong>un</strong>u tutdum. Benim karaltım uzakdan görününce, Eshâb-ı<br />

kirâm, yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”, tek<br />

başına bir yaya kimse geliyor, demişler. Resûlullah da umarım<br />

ki, o gelen Ebû Zer Gıfârîdir, buyurmuş. Ben yanlarına<br />

yaklaşınca, Eshâb-ı kirâm vallahi Ebû Zer Gıfârîdir, dediler.<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

vardım. Yerinden doğrulup, merhabâ yâ Ebâ Zer! Râhatlık<br />

ve sevinç Ebû Zerin ols<strong>un</strong> ki, yalnız yürür, yalnız ölür ve<br />

yalnız diriltilir buyurdu. Nitekim Ebû Zer Gıfârî ıssız bir<br />

yer olan Rebzede yerleşdi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” buyurduğu gibi, orada yalnız yaşadı ve yalnız vefât<br />

etdi.<br />

İbni Mes’ûd “radıyallahü anh” şöyle demişdir: Ebû Zer<br />

Gıfârîyi “radıyallahü anh” Rebzede yalnız bir hâlde, vefât<br />

etmiş buldum. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

söylediği gerçekleşdi, dedim. Müstaksa şöyle demişdir: Rebzede<br />

Ebû Zer Gıfârînin “radıyallahü anh” kabrini ziyâret etdim.<br />

On<strong>un</strong> kabrinde diğer sahâbînin kabrinde bulamadığım<br />

bir te’sîr buldum. Kabrinin yanında nemâz kıldım. Başımı<br />

secdeye koy<strong>un</strong>ca, kabrinin toprağından burnuma misk kokuları<br />

geliyordu.<br />

¥ Tebük gazvesinde bir konaklama yerinde, Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” devesi kayboldu. Münâfıklardan<br />

birisi, Muhammed peygamber olduğ<strong>un</strong>u sanır ve size<br />

göklerden haber verir. Fekat kendi devesinin nerede oldu-<br />

– 183 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!