22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ederek biz kapıyı kilitledik ve içeriye aslâ kimseyi salmadık<br />

dediler. Sonra o şahs bir def’a dahâ Kisrânın karşısına çıkdı.<br />

Yaklaşıp, elindeki sopa ile Kisrânın başına bir def’a vurdu.<br />

Ey Kisrâ, bu sopa başında parçalanmadan çabuk îmân et,<br />

dedi. Îmân etmedi ve üçüncü def’a karşısına çıkınca sopa<br />

başında parçalandı. O gece Kisrâ oğlu Şîreviyye tarafından<br />

öldürüldü.<br />

¥ Kisrâ, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” da’vet<br />

mektûb<strong>un</strong>u yırtdıkdan sonra, Yemendeki nâibi [vâlîsi] Bâzana<br />

bir mektûb yazıp, o tarafda bir şahsın peygamberlik<br />

da’vâsında bul<strong>un</strong>duğ<strong>un</strong>u haber aldık. Derhâl iki âlim gönderip,<br />

on<strong>un</strong> hâlini araşdırsınlar. Mümkinse yakalatdırıp bana<br />

ulaşdır diye emr verdi. Bâzan iki kişi gönderdi. Medîneye<br />

varıp, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

çıkdılar. Melik Kisrâ, Bâzana mektûb yazmış, seni huzûr<strong>un</strong>a<br />

çağırıyor, dediler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

tebessüm etdi ve otur<strong>un</strong>, dedi. İkisi de diz çöküp oturdular.<br />

Resûlullah onları müslimân olmağa da’vet etdi. O iki<br />

kişi, yâ Muhammed, melik Kisrânın emrine uy. Eğer kendi<br />

isteğinle gidersen, Bâzan senin için melike bir mektûb yazar<br />

da, sana fâideli olur. Eğer gitmezsen Kisrânın nasıl bir kimse<br />

olduğ<strong>un</strong>u biliyors<strong>un</strong>. Seni ve kavmini helâk ve mülkünü<br />

harâb eder, dediler. O iki kişi her ne kadar b<strong>un</strong>ları söyledilerse<br />

de, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>da<br />

bul<strong>un</strong>manın heybetinden vücûdlarını bir titreme almışdı.<br />

Dışarı çıkınca birbirlerine, eğer huzûr<strong>un</strong>da bizi biraz dahâ<br />

alıkoysaydı, az kaldı helâk olacakdık, dediler. Sonra o iki kişi<br />

Bâzanın mektûb<strong>un</strong>a cevâb istediler. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” onlara bugün gidin, yârın gelin, dedi.<br />

Ertesi gün huzûr<strong>un</strong>a geldiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” onlara şöyle dedi. Gidin sâhibinize söyleyin.<br />

Rabbim bana bildirdi ki, sizin melikiniz Kisrâyı dün gece<br />

oğlu öldürdü! Eğer, Bâzan îmân edip, islâmı kabûl ederse,<br />

hâlen elinde bul<strong>un</strong>an mülkü yine ona bırakayım. Yakında<br />

benim dînim her tarafda duyulur ve yayılır. Müslimânlar<br />

Kisrânın memleketine hâkim olurlar! Resûlullahın bu sözle-<br />

– 171 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!