22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bütün göklerin ve yerin orduları Allahındır. Allah alîm ve<br />

hakîmdir!) buyurmuşdur.<br />

İnsanlardan ba’zılarının ise, Resûlullah “sallallahü teâlâ<br />

aleyhi ve sellem” ile irtibâtları olsa da; örf ve âdetler tabî’atlarına<br />

iyice yerleşdiği için [o hâller huyları hâline geldiği<br />

için], On<strong>un</strong> ile olan münâsebetleri örtülü kalmışdır. Bu sebeble;<br />

Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hâllerini,<br />

sözlerini ve mu’cizelerini görüp, işitmedikçe, Ona îmân<br />

etmek ni’meti ile şereflenemezler. O hâlde alâmetler ve<br />

mu’cizeler böyle kimselerin, îmânın aslına kavuşmalarına sebeb<br />

olur. B<strong>un</strong>ları görmeden îmân etmiş kimselerin ise, b<strong>un</strong>ları<br />

görerek yakînleri artar. Bu bakımdan Resûlullahın “sallallahü<br />

teâlâ aleyhi ve sellem” nübüvvetinin şâhidlerini, risâletinin<br />

delîllerini müşâhede edenler, görenler, iki kısma ayrılırlar.<br />

B<strong>un</strong><strong>un</strong> gibi, âdil ve güvenilir kimselerden delîlleri ve<br />

mu’cizeleri işitenler de iki kısmdır. B<strong>un</strong>lardan bir kısmının<br />

Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile öyle münâsebetleri<br />

vardır ki, On<strong>un</strong> asrından sonra, mu’cize gibi olmasa<br />

da, O Resûlün “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek<br />

sözlerinin açıklamalarını, hâllerini ve ahlâkını işitdiklerinde,<br />

On<strong>un</strong> nübüvvetini tasdîk ve getirdiklerine îmân ederler.<br />

Mu’cizeler ise onların îmânını ve tasdîkini dahâ da kuvvetlendirir.<br />

İkinci kısım kimseler ise, mu’cizeleri duyup,<br />

On<strong>un</strong> “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” nübüvvetini tasdîk<br />

etmedikçe, îmân ni’metine kavuşamazlar. Tasdîk ve îmân<br />

ni’metine kavuşdukdan sonra, mu’cizeleri mülâhaza ve ibretle<br />

düşünmek yakîni artdırır. İnsanlardan diğer bir kısmının<br />

ise, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile münâsebetleri<br />

ve benzerlik nûru yok olmuşdur. Her ne kadar<br />

On<strong>un</strong> “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” nübüvvetinin delîlleri<br />

ve mu’cizeleri karşılarında olsa da ve b<strong>un</strong>ları görseler de,<br />

inâd ve kibrlerinden dolayı inanmadılar. Kureyş kabîlesinin<br />

ileri gelenleri böyledir. Îmân etmek için mu’cize istediler.<br />

Mu’cizeleri görünce, b<strong>un</strong>lar sihr ve göz boyamakdır, dediler.<br />

Mu’cizeleri görmeleri şekâvet ve bedbahtlıklarını artdırmakdan<br />

başka birşey yapmadı. Mülhidler ve zındıklar da b<strong>un</strong>la-<br />

– 17 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!