22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ona anlatdım. Vallahi bahsetdiğin zât Peygamberdir. Biz<br />

On<strong>un</strong> vasflarını kitâblarda gördük, dedi. Sonra evine girip<br />

üzerindeki siyâh elbiseyi çıkarıp, beyâz bir elbise giyerek dışarı<br />

çıkdı. Eline asâ aldı ve rûm halkının arasına gitdi. Halk<br />

kilisede toplanmışdı. Onlara, ey rûm halkı! Bana gerçekden<br />

Peygamber olan Ahmedden bir elçi geldi. Beni Allahü teâlâya<br />

kulluk yapmaya da’vet ediyor. Ben de diyorum ki: Gökleri<br />

ve yeri yaratan yüce Allahdan başka ilâh yokdur. Bana<br />

elçisi gelen zât da Allahın Resûlüdür. Rûm halkı bu sözleri<br />

işitince, üsküfün üzerine hücûm etdiler. Şehîd edinceye kadar<br />

dövdüler. Dıhye-i Kelbî “radıyallahü anh” tekrâr Heraklin<br />

yanına gidip, bu hâdiseyi anlatdı. Herakl, ben sana bu<br />

halk beni öldürürler, onların kastından emîn değilim, demedim<br />

mi. O öldürdükleri üsküfe halk benden dahâ çok i’tibâr<br />

eder ve emrlerine uyarlardı. Durumu gördün, ona ne yapdılar,<br />

dedi.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Şüca’ bin Vehebi<br />

“radıyallahü anh” Melik Hâris bin Ebî Şemr Gassâniye elçi<br />

olarak gönderdi. O melik Şâmda Gavta denilen yerde idi. Şüca’<br />

bin Veheb önce melikin vezîri ile görüşdü. Vezîr ondan<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ba’zı hâllerini sordu<br />

ve îmân etdi. Söylediğin şeyleri aynen Îsâ aleyhisselâm da<br />

bildirdi. O Peygamberin geleceğini haber vererek müjdeledi,<br />

dedi. Vezîr, Şüca’ bin Vehebe “radıyallahü anh” hürmet ve<br />

ikrâmda bul<strong>un</strong>du. Sonra on<strong>un</strong> elçi olarak geldiğini melik<br />

Hârise bildirdi. Hâris bin Ebî Şemr başına bir tâc giyip huzûr<strong>un</strong>a<br />

çağırdı. Şüca’ bin Veheb Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” islâma da’vet mektûb<strong>un</strong>u verdi. Hâris bin Ebî<br />

Şemr mektûbu okudukdan sonra yere atdı. Mülkümü elimden<br />

alabilirmiş. Hemen atları nallayıp hâzırlayın. Yemende<br />

bile olsa On<strong>un</strong> üzerine bir ordu göndereyim, dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

üzerine müslimân olan Vezîr, Şüca’ bin Vehebe “radıyallahü<br />

anh” dedi ki: Bu olanları gidip, Resûlullaha “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” anlat. Müslimân olduğumu söyle ve selâmımı<br />

ilet. Sonra onu uğurladı. Gelip durumu Resûlullaha “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” haber verdi. Resûlullah o helâk olur,<br />

– 168 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!