22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ın ileri gelenleri, Heraklin bu sözlerini duydukları ânda,<br />

vahşî merkebler gibi ürkdüler! Kapılardan tarafa koşuşarak,<br />

çıkıp gitmek istediler. Bakdılar ki, kapılar kilitlenmiş. Kızgın<br />

ve üzgün bir hâlde dikilip kaldılar. Herakl b<strong>un</strong>ların hâlini görünce,<br />

geri çağırdı. Bu sözleri söylemekden maksadım sizleri<br />

denemekdi. Dîninize ne derece bağlı olduğ<strong>un</strong>uzu anlamakdı,<br />

dedi. Hepsi sevinip, teşekkür ederek secdeye kapandılar.<br />

Bir rivâyetde Ebû Süfyân ile Herakl arasında şöyle bir<br />

konuşma geçdiği bildirilmekdedir. Ebû Süfyân Herakle, ey<br />

Melik! Eğer müsâade edersen, bizim aramızdan çıkıp peygamber<br />

olan o kimsenin kendi sözlerinden birini söyleyeyim.<br />

Böylece On<strong>un</strong> yalanı ortaya çıksın, dedi. Herakl söyle bakalım<br />

nedir, dedi. Ebû Süfyân; O kimse ben bir gece içinde<br />

Beyt-ül Mukaddese gitdim ve sabâh olmadan Mekkeye geri<br />

döndüm, diyor, dedi. Ebû Süfyân şöyle de anlatır: Ben bu<br />

sözleri söylediğim sırada Beyt-ül Mukaddesin patriği de yanımızda<br />

idi. O patrik b<strong>un</strong>ları duy<strong>un</strong>ca dedi ki: Ben o geceyi<br />

hâtırlıyorum. O gece alâmetler gördüm. B<strong>un</strong>ları melike bildirmişdim.<br />

Her gece âdetim üzere Beyt-ül Mukaddesin bütün<br />

kapılarını kapatır, sonra yatardım. O gece çok uğraşdığım<br />

hâlde, bir kapıyı kapatamadım. Beyt-ül Mukaddesde<br />

bul<strong>un</strong>anlar toplanıp o kapıyı kapatmak için çok uğraşdılar.<br />

Fekat onlar da kapatamadılar. Sabâhleyin o kapının yanında<br />

bir hayvanın bağlanmış olduğ<strong>un</strong>a dâir işâretler ve izler gördüm.<br />

¥ Herakl, kavminin îmân etmemesi sebebiyle üzülüyordu.<br />

Kendisine elçi olarak gelen Dıhye-i Kelbîye “radıyallahü<br />

anh”, vallahi biliyorum ki, bahsetdiğiniz zât Peygamberdir.<br />

Eğer rûmların beni öldüreceklerinden korkmasaydım, elbette<br />

On<strong>un</strong> dînine girer, emrlerine itâ’at ederdim. B<strong>un</strong>u kendim<br />

için dünyâda ve âhıretde se’âdet vesîlesi bilirdim! Fekat sen<br />

falan üsküfe git, o rûm diyârında benden dahâ i’tibârlıdır. O<br />

ilâhî kitâbların hükmlerini benden dahâ iyi bilir. Bakalım ne<br />

diyecek, dedi. Dıhye-i Kelbî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />

Heraklin söylediği üsküfün yanına gitdim. Durumu<br />

– 167 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!