22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(Sahîh-i Buhârî)de şöyle bildirilmekdedir: O sırada Ebû<br />

Süfyân bir gurub Kureyşli ile birlikde Kudüsde idi. Herakl<br />

onları yanına çağırıp, sizden hanginiz bu mektûbu gönderen<br />

kimseye dahâ yakındır, diye sordu. Ebû Süfyân ben hepsinden<br />

dahâ yakınım, dedi. Herakl on<strong>un</strong> yanına yaklaşmasını ve<br />

diğerlerinin geride durmasını istedi. Herakl tercümâna b<strong>un</strong>lar<br />

mektûbu gönderen zâta yakın olduklarını söylüyorlar.<br />

Eğer yalan söylerlerse, yalanlarını açıklarsın diye tenbîh etdi.<br />

Ebû Süfyân, eğer tekzîb etme korkusu olmasaydı yalan<br />

söyleyebilirdim, demişdir. Herakl, Ebû Süfyâna şöyle sordu:<br />

Bu mektûbu bana gönderen zâtın nesebi nasıldır? Ebû Süfyân:<br />

Nesebi çok şereflidir. Herakl: Kavminizden ondan başka<br />

birisi Peygamber olduğ<strong>un</strong>u söyledi mi? Ebû Süfyân: Hâyır<br />

söyleyen olmadı. Herakl: On<strong>un</strong> atalarından hiç hükümdâr<br />

var mı? Ebû Süfyân: Hâyır yok. Herakl: Ona tâbi’ olanlar<br />

halkın eşrâfı mı, yoksa fakîr ve za’îfler mi? Ebû Süfyân:<br />

Za’îf ve fakîrler. Herakl: Gün geçdikçe Ona uyanlar artıyor<br />

mu, azalıyor mu? Ebû Süfyân: Artıyor. Herakl: On<strong>un</strong> dîninden<br />

dönen oldu mu? Ebû Süfyân: Hâyır olmadı. Herakl: O<br />

Peygamber olduğ<strong>un</strong>u bildirmeden önce hiç yalan söyledi<br />

mi? Ebû Süfyân: Hâyır hiç yalan söylemedi. Herakl: Hiç özrü,<br />

kabâhati var mıdır? Ebû Süfyân: Hâyır yokdur. Ama şu<br />

ânda Ondan uzağız, hâlinden haberimiz yok, dedi.<br />

Sonra Ebû Süfyân şöyle demişdir. Herakl bana öyle peşpeşe<br />

sorular soruyordu ki, bu söylediklerimden fazla bir şey<br />

söyleyemiyordum. Sonra aralarındaki konuşma şöyle devâm<br />

etdi. Herakl: On<strong>un</strong>la hiç savaş yapdınız mı? Ebû Süfyân:<br />

Evet yapdık. Herakl: Bu savaşlar nasıl oldu? Ebû Süfyân:<br />

Ba’zen O gâlib geldi, ba’zen de biz gâlib geldik. Herakl: O size<br />

neyi emr ediyor? Ebû Süfyân: Allah birdir, Ona ibâdet<br />

ediniz. Ona ortak koşmayınız, diyor. Nemâz kılmayı, sadaka<br />

vermeği, nâmûslu olmayı ve akrabâyı ziyâret etmeyi emr e-<br />

diyor, dedi.<br />

Bu konuşmalardan sonra Herakl tercümânı aracılığı ile<br />

dedi ki, On<strong>un</strong> nesebini sordum, şerîf dedi. Peygamberler<br />

böyle olur. Aralarında hiç böyle bir da’vâda bul<strong>un</strong>an var mı<br />

– 164 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!