22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kat, onu tanımıyordum. Bana sordu, hiç satılık birşeyin varmıdır.<br />

Dedim ki, vardır; işte bu deveyi satarım. Dedi ki, kaç<br />

paraya satarsın. Dedim ki, şu kadar vesk hurmaya satarım.<br />

Hemen devemin yularını tutup, götürdü. O gidince, biz birbirimiz<br />

ile konuşup, dedik ki, biz devemizi bir kimseye verdik<br />

ki, kim olduğ<strong>un</strong>u bilmiyoruz. Bir hât<strong>un</strong> bizim ile berâber<br />

idi. Dedi ki, ben devenize kefîlim. Bir kimse ki, ayın ondördü<br />

gibi ols<strong>un</strong>, size hıyânet etmez. [Ya’nî hıyânet etmesi<br />

mümkin değildir.] Sabâh oldu. Bir kişi bir mikdâr hurma getirdi.<br />

Dedi ki, ben Allahın Resûlünün “sallallahü teâlâ aleyhi<br />

ve sellem” elçisiyim. Beni size gönderdi ve buyurdu ki, bu<br />

hurmadan yiyesiniz ve gelip devenizin behâsını ölçüp alasınız.<br />

Ba’zı âlimler buyurmuşlardır: Allahü teâlâ, meâl-i şerîfi,<br />

(... Mubârek bir zeytin ağacının yağından tutuşdurulur. Bu<br />

öyle saf bir yağdır ki, nerede ise, ateş dok<strong>un</strong>masa da aydınlık<br />

verecek. Bu aydınlık nûr üstüne nûrdur. (Allahü teâlânın<br />

mü’minleri hidâyeti îmân nûru üstüne bir nûrdur). Allahü<br />

teâlâ dilediği kimseyi nûr<strong>un</strong>a kavuşdurur. Allahü teâlâ insanlara<br />

böyle misâller verir ki, ibret alıp, îmân etsinler. Allahü<br />

teâlâ herşeyi bilir.) olan [Nûr sûresi 35.] âyet-i kerîmede<br />

buyurup, misâl vermesi, Resûlü “sallallahü teâlâ aleyhi ve<br />

sellem” içindir. Bu bir misâldir ki, Allahü teâlânın Resûlünün<br />

hakkında vârid olmuşdur. Ya’nî buyurmuşdur ki,<br />

Kur’ân-ı kerîm ok<strong>un</strong>up bildirilmese bile, on<strong>un</strong> mubârek yüzü,<br />

nübüvvetine ve yüksek derecelerine delâlet eder. Nitekim,<br />

Abdüllah bin Revâha “radıyallahü anh” demişdir ki:<br />

Beyt:<br />

Şâyet olmasa idi, Onda apaçık deliller.<br />

Güzel görünüşü de sana hayr ile verirdi haber.<br />

[Sende bu hüsn-i cemâl ve hulk-ı cemîl, şânına gün gibidir<br />

rûşen delîl.]<br />

Basîret ehli olanların mu’cizeleri ve delîlleri görmeleri<br />

muhabbetlerini kuvvetlendirir, keşf ve yakînlerini artdırır.<br />

Allahü teâlâ; [Feth sûresi 4.cü âyetinde meâlen] (... Îmânları<br />

artsın diye, mü’minlerin kalblerine ma’nevî huzûru indirdi.<br />

– 16 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!