22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

den onların üzerine taş yağdıran bir rüzgâr gönderdi. Huzeyfe<br />

“radıyallahü anh” şöyle demişdir. Müşriklerin arasına vardığımda<br />

soğuk bir rüzgâr esiyordu. Müşriklerin hepsi bir yere<br />

toplanmış ve ateşleri sönmüşdü. Birbirine soğukdan öleceğiz<br />

diye bağırıyorlardı. B<strong>un</strong>dan sonra büyük bir fırtına çıkdı.<br />

Kocaman taşları sürüklüyordu. Müşrikler kalkanlarını siper<br />

yapıyorlardı. Fekat fâide vermiyordu. Son<strong>un</strong>da hepsi perîşan<br />

olup, kaçmağa karar verdiler. Allahü teâlâ [Ahzâb sûresi<br />

9.cu âyetinde meâlen], (Ey îmân edenler! Allahın üzerinizdeki<br />

ni’metini hâtırlayınız. Hani size [Hendek savaşında<br />

sizi yok etmek için kâfirlere âid] ordular saldırmışdı da, biz<br />

onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermişdik.<br />

Allah ne yapdığınızı görmekdeydi) buyurdu.<br />

Hendek savaşında, Kureyş müşrikleri kaçıp gitdikden<br />

sonra, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: “Bu seneden<br />

sonra Kureyş sizinle savaş yapmaz. Fekat siz onlara karşı gazâ<br />

yaparsınız” buyurdu. Ondan sonra Kureyş müşrikleri,<br />

müslimânlara savaş açamadılar. Müslimânlar ise Mekkeyi<br />

feth etdiler.<br />

Hendek savaşında, Kureyşliler perîşan ve mağlûb oldular.<br />

Ebû Süfyân Kureyşden bir cemâ’at ile oturmuş konuşuyordu.<br />

Diyordu ki; içinizde kimse yok mudur. Fırsat kollayarak<br />

Muhammedden öcümüzü alsın. Çünki, Muhammed pazarlarda<br />

dolaşıyormuş ve yalnız başına sahrâlara gidiyormuş.<br />

Halkı dîne da’vet ile meşgûl olduğu için, kimsenin hâlinden<br />

haberi yokmuş. Ebû Süfyânın bu sözleri üzerine bir köylü,<br />

Ebû Süfyânın yanına gidip, eğer beni desteklersen bu işi ben<br />

yaparım. Yolları iyi bilirim ve gâyet keskin bir hançerim var,<br />

dedi. Ebû Süfyân ona yol azığını ve ne lâzımsa verdi. Aralarında<br />

b<strong>un</strong>u hiç kimseye söylememek üzere sözleşdiler. O<br />

köylü yola çıkıp, altı günde Medîneye ulaşdı. Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” nerede olduğ<strong>un</strong>u sordu. Abdüleşhel<br />

kabîlesi tarafına gitdi, dediler. Adam devesini bağlayıp,<br />

yürüyerek o tarafa gitdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, Eshâb-ı kirâmdan bir cemâ’at ile sohbet ediyordu.<br />

Uzakdan o köylünün geldiğini görünce, bu kimsenin kötü<br />

– 159 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!